Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Erdoğan birinci turda seçilir mi?...

Tayyip Erdoğan'ın seçimi kazanmasıyla ilgili kuşku yok. Mesele ilk turda kazanıp kazanmayacağı. O konuda spekülasyonlar ve objektif değerlendirmeler yapılıyor. Bir şey söylemek zorsa da birkaç koşul bir arada ele alındığında ortaya çıkacak sonucun ne olduğu görülebiliyor.

***

Bunların ilki ve en önemlisi rakipler arasındaki fark. Çarşamba günkü yazımda da belirttiğim gibi Demirtaş'ın adaylığını kendine özgü bir parametre olarak kenara ayırırsak Erdoğan karşısında Ekmeleddin İhsanoğlu'nun belli kısıtlamalarının olduğu muhakkak.
Bir kere Erdoğan, İhsanoğlu'yla mukayese edilmeyecek bir karizmaya sahip. Karizma derken bunu sadece kişisel etkileme gücü olarak anlamamak gerek. Kendi başına oluşan bir karizma yok siyaset sosyolojisinde ve psikolojisinde. Karizma belli bir tarihin içinden oluşuyor. "18 yaşından beri" siyasetin içinde olan ve son on iki yılda Başbakanlık yapan birisi olarak Erdoğan, son bir yılda toplumun belli kesimleriyle ciddi çelişkiler yaşasa bile, çok geniş bir kitlenin gözünde başarılı bir siyasetçi olarak görülüyor. Karizmasını bu koşul meydana getiriyor. İhsanoğlu böyle bir özelliğe sahip değil.
İkincisi, Erdoğan, siyasetçi olarak ve siyaseten Cumhurbaşkanlığını üstlenmiş bir kişi sıfatıyla bu sahada yarışıyor. İhsanoğlu ise, siyaset dışından gelen biri olması bir tarafa, ne yazık ki, apolitik bir pozisyon almak için aday. İki olgu arasında giderilmesi olanaksız bir fark var. Diğer toplumlar için de aynı şeyi söyleyebilirim ama bilhassa Türkiye'de halk apolitik bir kişiye oy vermez.
Üçüncü
bir koşuldan söz edeyim. Erdoğan, adaylık konuşmasında da vurguladı, Cumhurbaşkanlığını bir dönemin uzantısı, hatta tamamlanması ve yeni bir döneme geçiş olarak tanımlayıp tasarlıyor. Dolayısıyla o kitlenin bunu bir tarafa bırakıp İhsanoğlu'na teveccühü olanaksız.
***

Gelelim işin matematik yanına. CHPMHP ittifakının aritmetik bir sonuç doğuracağını düşünenler var. Son seçim sonuçlarına göre bu iki partinin toplamı % 40'ın biraz üstünde. Ama bu matematiğin hiçbir zaman böyle işlemediği daha önceki ittifak örneklerinde ortaya çıktı. Parti ittifakları aritmetik toplama eşit değil; olmuyor. Kaldı ki, katılım şartı var. O sonuç çok yüksek bir katılımda elde edilmişti. Halbuki 10 Ağustos seçiminde katılım düşecektir. Bu muhakkaktır ve eksik katılım ittifaka darbe vuracaktır.
Unutulmaması gereken asıl koşulu da aktarayım. Ortada çok ilginç bir durum var, siyasal yaşamımız bakımından. CHP, İhsanoğlu'nu "milliyetçi- muhafazakâr- mukaddesatçı" bir aday olarak sunarken merkeze kaydığını, kendi geçmişinin izolasyonist politikasından vazgeçtiğini ilan edip kanıtlamaya çalışıyor. Yani CHP muhafazakârlık tercihiyle normalleşip merkeze kayıyor. Buna karşılık İhsanoğlu daha ilk günden başlayarak ne kadar "CHP'li", o meyanda da "Kemalist/ Atatürkçü" olduğunu kanıtlama gayretinde.
Bu iki uç noktanın CHP tabanında uzlaşması, bu şartlarda uzlaşması mümkün mü? Sonuç üstünde bundan daha etkileyici bir unsur düşünülebilir mi? Buna bir de İhsanoğlu'nun seçilmesi için tabandaki mobilizasyonu MHP'lilerin gerçekleştireceğini ekleyin (o da artık ne kadar olacaksa) bu şartlarda "hangi çatı adayı?.." demekten başka yapacak pek bir şey yok!
Son nokta elbette Kürtlerin durumu. Orada adayı sahiplenme beklenmelidir. Ama gene de Kürt nüfusunun sosyolojisi önemli bir rol oynayacak sonuç üstünde. Ama unutmamak gerekir ki, Güneydoğu Anadolu dışında bilhassa büyük kentlerde yaşayan Kürtler son dönemi Ak Parti koalisyonuyla geçirdi. O kesimin şimdi birdenbire baştan sona Erdoğan'dan kopacağını beklemek yanıltıcıdır. Büyük çoğunluk Demirtaş'ın yanında yer alacak ama Kürtleri yekpare bir bünye olarak ve tek tip oy davranışına sahip bir nüfus olarak görmemek gerekir.
Heyecan verici her şey...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA