Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KEREM ALKİN

ABD-Çin gerginliği ve 2. Soğuk Savaş

ABD'nin 46. Başkanı Biden'ın, hatta başkandan da öte, esas ekibinin yemin töreninden bu yana sıklıkla dile getirdikleri bir konu ABD'nin neden Çin'le başa çıkabilmek için entegre ve operasyonel bir stratejiye sahip olmadığı. Bu tespiti ortaya koyarlarken, tam tersine, Çin'in uzun zamandır hayli entegre ve operasyonel bir yaklaşım içerisinde olduğunu belirtmekteler. Güney Çin Denizi'nden başlayarak, 'kuşak-yol' inisiyatifiyle Asya, Afrika ve hatta Avrupa'da her geçen gün artan hakimiyetiyle, küresel ticaret ve dünya ekonomisinde artan ağırlığıyla ve ABD'yi ekonomik büyüklüğü ile 2028'de yakalacağı gerçeği ile, Biden Yönetimi Çin'i güvenliğini, refahını ve değerlerini ciddi şekilde zora sokan bir ülke olarak tanımlamakta.

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Biden Yönetimi'nin bu şartlar altında, Çin'in giderek daha da güç kazanan etki alanını kırabilmek adına izleyeceği taktikler iki alanda yoğunluk kazanıyor. Birincisi, bir zamanlar Sovyetler Birliği'ne yaptığı gibi, Çin'i etrafındaki ülkeler aracılığıyla abluka altına almak ve 'kuşak-yol' inisiyatifini etkisizleştirmek. Bunu başarabilmesi için, Avrupa Birliği'ni (AB), Hindistan'ı, Türkiye'yi ve Rusya'yı Çin'e karşı daha mesafeli olmaya ikna etmesi gerekecek. Güney Kore ve Japonya'yı, Tayvan'ı zaten cepte sayıyor. Güney Çin Denizi'nde menfaati olan ve Çin'le anlaşmazlıkları, gerginlikleri olan ülkeleri de ikna edeceğini düşünmekte. Bun nedenle, USS Theodore Roosevelt uçak gemisini Güney Çin Denizi'ne gönderdi.
Ancak, sorun tam da burada başlıyor. Biden Yönetimi, Çin'i 'çevrelemek' adına AB ve Hindistan'ı 'müttefiklik' ilişkileri ile, ortak çıkar ve menfaatleri güçlendirerek yanına çekmeyi umut ederken; Rusya ve Türkiye'yi ise, kendine göre, 'sopa-havuç' yöntemiyle, 'yaptırımlar'la Çin'le aralarına mesafe koymaya zorlayacak. Bu arada, ABD Türkiye ile Rusya yakınlaşmasından da ayrıca rahatsız. Bu nedenle, ABD yönetimi doğal olarak Suriye ve Libya'da Türkiye- Rusya ilişkilerine zarar verebilecek her türlü 'kışkırtıcı' hamleyi zorlarken, bir yandan da Türkiye'ye sıklıkla 'NATO' üyeliğini ve güvenlik ortaklığını hatırlatarak, NATO üzerinden de basınç uygulamayı deneyecek.
Biden Yönetimi'nin ve bilhassa ekibinin Çin'in küresel ölçekte yayılma stratejisini ve giderek güç kazanan etki alanını kırmaya yönelik olarak yoğunlaşacağı ikinci alan ise doğrudan Çin'in iç siyasi dengeleri olacak. ABD'nin burada doğrudan Çin Devlet Başkanı Şi'nin yakın çevresi ve Çin Komünist Partisi'nin en tepesindeki siyasi liderler arasında olduğunu iddia ettiği fay hatlarına oynayacağı anlaşılıyor. ABD'nin izleyeceği taktiğin argümanı ise, Başkan Şi'nin liderliği ve Çin'e dair geniş kapsamlı tutkuları konusunda, Parti üst yönetiminin zannedilenden çok daha fazla bölünmüş olduğu iddiası
Anlaşılan o ki, Biden Yönetimi, Çin'in siyasi elitistlerini ABD'nin liderliğindeki 'liberal' ve 'demokrat' bir küresel sistemin bir parçası olmaya ikna etmeye çalışacaklar; Çin'in küresel güç merkezi olarak kendi güdümünde alternatif bir küresel yapı oluşturmaması adına. Bu da şu sonucu beraberinde getiriyor; ABD-Çin gerginliği, önümüzdeki dönemde, ABD-Rusya gerginliğinin sebep olabileceğinden çok daha yüksek oranda '2. Soğuk Savaş' potansiyeli taşıyor. 'Demokrat' ve 'liberal' dünyayı savunan ABD ise, istediğini elde etmek için', ne 'demokrat', ne de 'liberal' olacak. ABD'ye sorumuz basit; 'küresel demokrasi ne zaman gelecek?'.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA