Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Bırakın bu goygoyculuğu artık

Dün sosyal medyanın gündemi trafikte yol verme kavgası yüzünden çıkan bir kavgaydı. Cep telefonuyla kaydedilen görüntülerde bir adam tartıştığı kadına saldırırken, araçların üzerinde tepinirken görülüyor.
Medyamız ve kamuoyu olayı her zaman olduğu gibi "kadına şiddet" çerçevesinde tartışmaya başladı. Hatta Suudi sermayeli Independent Türkçe'nin yayın yönetmeni Nevzat Çiçek gibi, yaşananları sosyal medyada "başörtülü kadına saldırı" şeklinde duyuran mikserler de vardı.
Bense izlediğim videoda sadece şiddet gördüm. Zira adamın trafikte tartıştığı kişiye kadın ya da başörtülü olduğu için saldırdığına dair medyanın goygoyu dışında elimizde bir veri yok.
Dahası olay sırasında magandanın yalnızca kadına değil çevredeki erkeklere sözlü ve fiziksel şiddet uyguladığı da görülüyor.

***

"Peki, mevzuu kadına şiddet bağlamında ele almanın ne zararı var? Duyarlılığımız artıyor işte" diye düşünüyor olabilirsiniz.
Zararı şudur.
Karşı karşıya olduğumuz, bize özgü yerel bir problem değil, tüm insanlığın muzdarip olduğu bir sorunsal. Adı da şiddet.
Ailede, okulda, askerde, iş hayatında, evlilikte tohumları atılan; kadın erkek, çoluk çocuk, yaşlı, kedi, köpek, ağaç diye ayırmadan herkese ve her şeye yönelerek büyüyen bir olgu.
Dün İstanbul'un göbeğinde bir kadına saldıran o adamın öfke patlaması yaşadığında bir erkeğe, çocuğa ya da hayvana aynı iştahla şiddet uygulayabileceğinden şüpheniz var mı?
İşte bizler şiddet olaylarında zanlının ya da mağdurun cinsiyeti gibi ayrıntılar üzerinden yoğunlaştıkça yeni güç ilişkileri üreten mekanizmaları gözden kaçırmış oluyoruz.
Şiddet problemini karikatürize ediyoruz.
Örneğin dün basında Bolu'da caminin duvarına işediği iddia edilen birini uyaran gencin dövülme haberi vardı. Görüntülerde, genci feci şekilde döven magandaların arasındaki kadınların "performansı" yabana atılacak gibi değildi!
Şimdi kalkıp bu olayı "kadın şiddeti" ya da "erkeğe şiddet" diye yorumlasak sağlıklı bir sonuca ulaşabilir miyiz?

***

Eğer şiddetten gerçekten rahatsız oluyorsak bu sorunu çözmek için radikal tedbirler geliştirmeliyiz.
Yapmamız gereken bireyin manevi ve bedensel bütünlüğünü korumaya tehdit oluşturan fiillere hak ettiği hukuki karşılığı verecek yargı reformu.
Zira yasalarımız bu konuda fazlasıyla hoşgörülü. Yolda tartıştığı birinin burnunu kıran, hatta bıçaklayan bir iki saatliğine de olsa gözaltına alınırsa seviniyoruz. Böyle bir şey olabilir mi? ABD'de aynı işi yapsanız başınıza neler geleceğini hayal edebiliyor musunuz? Amerikalı'nın, Avrupalı'nın canı can da bizimki patlıcan mı?
Ekranlarda cinsiyet ayrımcılığını körükleyen ve hızla faşizan bir noktaya evrilen özcü klişeleri tekrar ederek bir sonuç elde edemeyiz. Çözüme niyeti olan varsa buyursun tartışmaya.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA