Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Sezen Aksu tartışması çok zorlama

Bugünlerde memleketin meselesi Sezen Aksu'nun "Harika bir şey yaşamak" isimli şarkısı.
Sanatçı günlerdir sosyal medyada, şarkıda geçen "Söyleyin o cahil Âdem'le Havva'ya" sözleri nedeniyle linç ediliyor.
Evinin önünde basın açıklamaları tertipleniyor.
Ona kızanlar, bu dizelerin "Hz. Âdem ve Hz. Havva'ya hakaret" anlamına geldiğini söylüyorlar.
Dün oturup daha önce adını duymadığım parçayı dinledim.
Öncelikle, bana yaşamanın ne kadar harika bir şey olduğunu azıcık da olsa hissettirmediğini söylemek zorundayım.
Sezen Aksu'nun çoğu parçası gibi dönüp bir daha dinleme ihtiyacı duymayacağıma da eminim... Çünkü şarkıyı henüz dinlememe rağmen aklımda ritmi bile kalmadı.



Tahmin ettiğim gibi, hakaret kasıtlı bir vurguya da rastlamadım.
Zira Aksu, tarzından alışık olduğumuz üzere "ilk insanla" ilgili göndermesinde yine "Âdem ve Havva" kalıbını kullanmış.
Tıpkı, yıllar önce yaptığı "Âdem olan anlar" şarkısında geçen şu dizelerde olduğu gibi:
"Ben seni de sevmedim âdem
Doğruyu duymak istiyorsun madem
Alt tarafı bir elma yedik beraber
Zehir-i zıkkım oldu bize bal badem"
Kaldı ki, Âdem ve Havva bir simge olarak yüzyıllardır tüm sanat dallarında işleniyor.
Bu eserlerde söz konusu edilen Âdem ve Havva'nın bütün dinler için temsil ettiği kutsallıkları değil...
Tam tersine, "cennetten kovulmalarına" sebep olan "insani özellikleri" nedeniyle bir "arketip" olarak ele alınıyorlar.
Genel olarak karikatürize edilmelerinin nedeni de tam olarak bu "zaafları" zaten.
Rahmetli Barış Manço'nun "Âdemoğlu kızgın fırın, Havva kızı mercimek" şarkısında olduğu gibi...
Yine de, acaba benim gözden kaçırdığım bir şey mi var diye, kendisini muhafazakâr ya da dindar olarak tarif eden arkadaşlarımın görüşlerini de aldım...
Sosyal medyadaki havanın aksine, istisnasız hepsinin benimle hemfikir olduğunu gördüm.
Sezen Aksu'nun 2017 yılında yaptığı şarkının cımbızlanarak şimdi gündem olması açıkça gösteriyor ki... Eleştirilerde temel motivasyon şarkıcının bazı toplumsal kırılma noktalarında tercih ettiği siyasi pozisyon.
Ne var ki "her zorlamanın" hedefe konulana yarayacağını akıl edemiyorlar.
Ne bileyim, belki de ediyorlar!

***


'HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK' DİYEN SEÇMEN DEĞİL SİZDİNİZ EKREM BEY!
Ekrem İmamoğlu göreve geldiği günden beri dişe dokunur, ihtiyaçları sürekli artan kenti rahatlatan bir icraatına şahit olmadık.
Tek yaptığı, bir yandan AK Parti döneminde yapımına başlanan metro inşaatlarının üzerine toprak döküp temel atmama törenleri düzenlerken bir yandan da yakınmak...
Koskoca Ulaştırma Bakanlığı, imkânlarının yarısından fazlasını yönettiği kent için kullanıp işini kolaylaştırdığı halde, her ağzını açtığında "Engelleniyorum, yaptırmıyorlar, ettirmiyorlar" diye söylenmek.
E haliyle, 2023'te cumhurbaşkanı adayı olmaya kafasına koyan İmamoğlu'nun sürekli "Yerim dar" diye söylenmesi de insana eski Milli Eğitim Bakanı Emrullah Efendi'nin sözlerini hatırlatıyor:



"Şu mektepler olmasaydı,
ben bu maarifi ne güzel idare ederdim."
Zira Ekrem Bey'in seçimler öncesi biz seçmenlere "Ancak şu şu koşullar sağlanırsa, dikensiz gül bahçesi olursa İstanbul'u belki yönetebilirim" diye bir şart koştuğunu hatırlamıyoruz.
Belli ki ajansının mizansenlerine kendini kaptırmış, "Her şey çok güzel olacak" diyenin seçmenleri değil kendisi olduğunu unutmuş.
Ama bu iş böyle olmaz...
Başkan madem kendine, belediye başkanlığı döneminde Ankara'nın ve hatta askeri vesayetin engellemelerine rağmen üç yıl içinde İstanbul'u ayağa kaldıran Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kariyerini örnek alıyor...
O halde seçmenin tarihin her döneminde "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" diyerek sandığa gittiğini de artık anlaması gerekiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA