Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Kontrol edemezsek!

Sıcak parayı kontrol altına almazsak ne olur? Bu soru, Başbakan'ın Lübnan'da gündeme getirdiği hayati öneme sahip bir soru...
Başbakan; "kontrol altına almak şart" diyor ve sıcak parayı kontrol dışı tutarsak başımıza neler geleceğini söylüyor; "siz kontrole girersiniz."
Peki sonuç; "durumunuz daha felaket olur." Kayıp yıllar dediğimiz 1990'larda sıcak paranın yol açtığı tahribatı bizzat yaşayarak öğrendik. Dolar bazında 1 yılda %50'den fazla kazanan sıcak para, yarattığı yıkım ile "getirdiğinden fazlasını" götürmüştü.
Öncelikle sanayiciyi dahi repocu yapmış, faaliyet dışı kârlar, toplam kâr içinde %92'lere varmıştı. Yetmemiş, ihracatı budamış, ithalatı zıplatmış ve gidişiyle de arkasında daima bir enkaz bırakmıştı.
Küresel krizin olumsuz koşullarına rağmen, herhangi bir devlet yardımı almadan ayakta kalabilen bir bankacılık sektörümüz var. Bununla da övünüyoruz. Hatta öyle ki yüksek komisyon ücretlerine, afra tafralarına da ses çıkarmıyoruz.
Madem ki bu kadar güçlü bir bankacılık sistemimiz bulunuyor, neden bu durumun yarattığı avantaj ile sıcak paraya daha az ihtiyaç duyan bir yapıda değiliz?
Lira'nın değerini korumaya ant içmiş aslanlar gibi Merkez Bankası var fakat sıcak para iştahımızı azaltma gayreti yok.
Sıcak para dediğimiz "yalancı sermaye", aslında küresel tefeciliğin başka bir ifadesi. Her ülke, buna karşı tedbir geliştiriyor. Çin bile sıcak parayı caydırmak için Tobin Vergisi düşünüyor.
Sermayenin "yabancı"sı da var; yalancısı da... Orta ve uzun dönemde size; "bunlardan hangisinin geldiği" önem kazanıyor.
Kur savaşları dünyasında şayet, dolar bazında ayda %5 kazandıran borsanız var ise, ışığı açık gören herkes gelebilir.
Merkez'iniz de gereken refleksleri zamanında göstermez ise bu durum, milli gelirin, "haklı gerekçe oluşmadan yurtdışına transferi" halini alabilir.
Yabancı sermayenin bu tür "sıcak para" yoluyla girişi, Borsa'ya rekor kırdırabilir fakat Türkiye ekonomisinin gerçek "yabancı sermaye" örneklerine ihtiyacı var.
Maharet, bu cazibeyi; "sıcak para giriş kapısı" yerine, yabancı yatırımcıların orta ve uzun vadede giriş yaptığı bir "finans başkenti" olma yolunda kullanabilmekte yatıyor.
Aksi halde Avrupa'nın dilencisi Yunanistan veya İrlanda'ya döneriz. Sıcak para kontrolüne
girmemek için onu kontrol etmek; şart!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA