Bölgesel modelliğe soyunan Türkiye'nin etrafında, "Irak ve Suriye" odaklı müthiş bir ikinci el otomobil pazarı oluştu. Hurda sanayiinin temelini oluşturan bu pazarda Japonya, Çin, Fransa ve Almanya suyun başını tutmuş. Ne yazık ki, ikinci el araçların ihracatında rekabetçi fiyata sahip olamayan Türkiye, sadece seyirci, izliyor. Madem, bölgesel güç olacağız, niye seyirci olmaktan öteye geçemiyoruz?
Soruya, Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Aybar, yanıt veriyor: "Hurda sanayiinin altyapısını oluşturacak 16 yaş ve üstü araçların yenilenmesi şart. Hazırlanan yönetmelik bir türlü çıkmıyor!"

***
Peki, yenileme yönetmeliği sektöre ne sağlayacak?
Aybar, çerçeveyi çiziyor:
"Her şeyden önce eski, çevreyi kirleten araçlar devre dışı kalacak. Yeni teknoloji kullanan, yakıt tasarruflu, çevreye duyarlı araçlar çoğalacak. Türkiye'de karbondioksit emisyonunun yüzde 12'sini motorlu araçlar üretiyor. Türkiye, beş yıllık bir plan dahilinde 3 milyon motorlu aracı değiştirerek karbondioksit emisyonu yüzde 8.3'e çekilebilir. Dönem, çoğu AB ülkelerinin yaptığı gibi yenileme dönemi."

***
Otomotiv deyip geçmek mümkün mü? 400 bin kişiye iş ve aş sağlıyor. Krize rağmen global sermaye 2009'da da Türkiye'ye olan ilgisini sürdürdü. Sektör, bu yıl ÖTV indirimi sayesinde 150 bin adet fazla motorlu araç satarak 530 bin adet araç satışıyla 2008 yılını sollayıp geçti.
Üreticiler kararlı. "Eskiyi getir, çevreci aracı al" diyorlar. 2010'un zor geçeceğinin farkındalar, "yenileme yönetmeliğini" bekliyorlar.
Top, Çevre ve Orman Bakanlığı ile bugünkü yapısıyla demode olan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na atılmış.
Bize de konuyu takip etmek düşüyor.