Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

AK Parti’nin yeni hikâyesi

Tam 4 yıl önce Başkan Erdoğan, AK Parti Genel Başkanlığı'na seçildikten hemen sonra Meclis kürsüsünden partililere şöyle sesleniyordu:
"Bu yıl sonuna kadar il teşkilatlarımız, ilçe teşkilatlarımız, belde teşkilatlarımızın tamamını güncelleyeceğiz. Yeniden gözden geçireceğiz; çünkü ortada bir metal yorgunluğu var. Bunu aşmamız lazım."
O gün 15 yıl kesintisiz iktidar olan, ülkenin onlarca sorunuyla yüzleşen, darbelere direnen, vesayet odaklarını gerileten ve en sonunda 15 Temmuz gibi kanlı bir darbe ve işgal girişimini püskürten bir parti "yorgun" düşmüştü.
O andan itibaren, parti içindeki AKP'lilerin de katkısıyla homurdanmalar başlamış ve önüne gelen akıl vermeye kalkmıştı. Kimi "fabrika ayarlarına dönülsün" diyor, kimi "94 ruhunu" çağırıyor, kimi de sözü "AK Parti bitti"ye getiriyordu.
Ancak öyle olmadığını, PKK-FETÖ saldırılarına, algı operasyonlarına, CHPHDP- İP işbirliğine ve parti içi ihanetlere rağmen AK Parti son iki seçimde de birinci parti çıkarak gösterdi.
Kuşkusuz bunda Başkan Erdoğan'ın sahiciliğinin, küresel düzeyde "Dünya beşten büyüktür" çıkışının ve her kriz anında yeni siyaset üretmesinin katkısı büyük.
Tam da bu özelliği nedeniyle Başkan Erdoğan'a yönelik iç ve dış saldırılar, sınamalar hiç bitmedi. Son saldırı ekonomi üzerinden geldi. 2018'in ortasından itibaren inanılmaz bir kur saldırısı başladı. 2021'in son ayında dolar 18 liraya fırladı. Hatta 25 liraya çıkacak diye zil takıp oynayanlar bile oldu. Onlardan biri de "Geliyor gelmekte olan" diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ydu.
Onun şıracıları da bir hayli fazlaydı. Profesör Özgür Demirtaş gibi ekonomistler ekranlara çıkıp "Türk Lirası çöktü" derken, emperyalistlerin taşeronu TÜSİAD da hükümete, "Genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına dönün" diye rota çiziyordu.
Anlaşılan eski Türkiye'nin bütün aktörleri tam bir "öğrenilmiş çaresizlik" içinde son 70 yıldır bu ülkeye dayatılan ekonomi politikalarında ısrar ediyordu.
Oysa AK Parti, onlara inat müthiş bir hikâye yazmış, ülkeyi darbelerden, müdahalelerden kurtarmış, Suriye'den Libya'ya, Kafkasya'dan Doğu Akdeniz'e uzanan hatta bağımsızlıkçı bir yol izleyerek "yenilmez" denilen iç ve dış siyasi vesayeti yerle bir etmişti.
Şimdi sıra ekonomik vesayeti yenecek yeni bir hikâye yazmaktaydı. AK Parti'nin ihtiyacı olan da buydu. Ayağa kalkmanın, yeni bir motivasyonla yola devam etmenin yolu geçmişe dönmek değil, geleceğe bakmaktı. Hiçbir iktidarın cesaret edemediği "iktisat biliminin kuralları" diye yutturulan, ülkeyi öldürmeyen ama süründüren ekonomi politikalarını değiştirmekti.
Nihayet Başkan Erdoğan, 20 Aralık 2021 akşamı ekrana çıkıp, "Düşük faiz ve yerli üretim" diyerek "Türkiye Modeli"ni açıkladı. Birilerinin dili tutulsa da artık AK Parti'nin yeni bir hikâyesi vardı. Bu yeni hikâye, AK Partilileri 15 Temmuz darbesini püskürtmek kadar heyecanlandırdı ki, hepsini yeni bir heyecan sardı.
Aslında bu sadece AK Parti için değil, Türkiye için de yeni bir hikâyeydi. İlginç olansa yıllarca siyasi ve ekonomik bağımsızlığı savunan solcuların ve CHP'lilerin bu hikâyenin tam karşısında, vesayetçi TÜSİAD'ın yanında yer almalarıydı.
Aslında bırakın CHP ve solu, Menderes'ten Özal'a muhafazakâr siyasetçilerin hiçbiri de yeni bir hikâye yazmaya cesaret edemedi.
Edemedi, çünkü Şefik Çalışkan'ın deyimiyle, "Ülkenin imkân ve kabiliyetlerini ne zaman artırmaya çalışsalar sürekli sopa yemişlerdir. Bu sopalar, darbelerle ve ekonomik krizlerle olmuştur."
İşte yeni hikâye bu makûs talihi değiştiriyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA