Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AHMET ÖRS

Şarap kokan Kapadokya

Bu yıl ilk kez düzenlenen Kapadokya Şarap Günleri'nde, Kapadokya'nın beyaz şaraplar için ideal iklime sahip olduğu ve bölgeye özgü beyaz Emir üzümünün ıslah edilmesi gerektiği vurgulandı

Sabah ezanıyla uyanıp giyindim; Kapadokya'da kaldığım Kale Konak'ın terasına çıktım. Ufuk çizgisi renklenmeye başlamıştı. Biraz sonra beni balon yolculuğu için buluşma yerine götürecek servis aracı geldi. Uçhisar'dan Nevşehir Ovası'na doğru inerken, sabahın bu kadar erken saatinde dört bir yandan benim gibi balon yolculuğuna çıkanları taşıyan minibüslerin uzun bir konvoy oluşturduklarını fark ettim. Gündüz saatlerinde kimsenin fark etmediği balon turizmi, meğer burada saat 05.30 ile 08.00 arasında başlayıp biten dev bir turizm etkinliği haline gelmiş. Bir süre sonra servis aracı o gün beni gezdirecek Royal Balloon firmasının ağırlama tesisi önünde durdu. Görevliler beni adıma ayrılmış masaya yönlendirdi. Önce kahvaltı edilecekti. Diğer masalar da hızla doldu, bir şeyler atıştırıldı, balonlara göre paylaştırılan yolcular, ovanın değişik bölgelerinde bekleyen balonlara doğru yola çıkarıldı.

GÜN DOĞARKEN BALON TURU
Kapadokya'da 15 firmaya ait 80 civarında balon var. Balon turları, balonun yeni ya da eski oluşuna, yolculuk süresine, servisin kalitesine göre kişi başına 110 avro ile 210 avro arasında ücret karşılığı yapılıyor. Yolculuk süresi güneşin yükselmesiyle sona eriyor. En güvenli yolculuk, gün doğuşuyla saat 08.00 arasında gerçekleşiyor. Çünkü yeryüzü ısındıktan sonra termik rüzgarlar balon gezisini tehlikeye atabiliyor. Pilotumuz Avustralyalı David Parkes 25 yıllık balonculuk deneyimi olan, sekiz aylık sezon süresince Kapadokya'da çalışan, kasımda, o sırada yaz mevsimini yaşayan Avustralya'ya dönüp mart sonuna kadar kalan, 12 ay yazı yaşayan bir kişi. Balonumuz 10 yolcusuyla havalandığında güneş yavaş yavaş dağların arasından süzülüyordu. Bizden önce havalanmış rengarenk balonlar gökyüzünü doldurmuştu. Birçok kez Kapadokya'ya geldim. Ancak bu güzel yörenin günün ilk ışıkları altında, havadan, nasıl bir dünya cennetine dönüşebildiğini hayal bile edemezdim. Peri bacalarının rengi pembeye dönüşüyor, göz alabildiğine uzanan doğal tabloya topraktaki madenler yeşil, kahverengi tonlar katıyor, karlı zirvesiyle bu bölgeye imzasını atan sönmüş volkan Erciyes, bütün görkemiyle ufukta yükseliyordu.

BÖLGENİN ÜZÜMÜ EMİR
Bu muhteşem yolculuk bir buçuk saat sürdü. Pilotumuz, iniş noktası olarak belirlediği yere telsizle yönlendirdiği, arazi aracının çektiği platforma balonu ustalıkla indirdi. Yere ayak bastığımızda da balonla ilk yolculuğu yapan Mongolfier kardeşlerin dönüşte yudumladıkları, şampanya-portakal suyu karışımı bir kokteyl ikram edildi, boyunlarımıza günün anısına bir madalya takıldı. Kapadokya ziyaretimin gerekçesi balon yolculuğu değildi. Şarap uzmanlarının yanı sıra bazı medya mensuplarının da katıldığı, Kapadokya Şarap Günleri'ne davetliydim. İlk kez düzenlenen bu etkinlikte Fransa'nın Bordeaux (Bordo) bölgesinin en önemli toprak analiz uzmanları sayılan Lydia ve Claude Bourguignon, Yunanistan'dan da eski Kapadokya mutfağı üzerine kitabı bulunan Türk asıllı Soula Bozis başta olmak üzere çok sayıda yabancı katılımcı gelmişti. Etkinlikler çerçevesinde bölgenin en kıdemli üreticisi, ödüllü şaraplara imzasını atan Turasan ve her geçen yıl şaraplarının kalitesi daha da yükselen Kocabağ'ın bağ ve üretim tesisleriyle şaraplık üzüm yetiştiren Argos'un bağları gezildi, ilgililerden bilgi alındı. Sadece bölgenin en büyük şarap üreticisi Kavaklıdere'nin tesislerine, yöneticisinin başka bir kentte olduğu gerekçesiyle kabul edilmedik, kızgın güneş altında binanın etrafında dolaştırılarak uğurlandık. Şarap Günleri'nde uzmanlar her fırsatta Kapadokya'nın beyaz şaraplar için düşünülebilecek en ideal iklim ve toprak koşullarına sahip olduğunu vurguladı. Bölgeye özgü beyaz Emir üzümünün şimdikinden daha fazla potansiyele sahip olduğunu, bu üzüm cinsini ıslah etmek için çalışılması gerektiğini belirttiler. Benzer arazi özelliklerine sahip olmakla birlikte Kapadokya'nın dışında kalan, Kayseri'deki yeni bir şarap üreticisinin, Oluş Molu'nun bağ ve çiftliğini de gezdim. 15 hektar alanda şaraplık üzüm yetiştirilen Molu Çiftliği'nin şarap markası Vinolus. Toplam 20 bin şişe üretiliyor. Bağların bir bölümü henüz çok genç, Oluş Hanım şimdiki üretim miktarının üzerine çıkmayı düşünmüyor. Bağlarında beyazlarda Chardonnay, Narince ve az bilinen Rousanne, kırmızılarda ise Şiraz, Kalecik Karası ve Tempranillo üzümleri yetişiyor. Vinolus'un şarap ustası Kapadokya Şarapçılık Bağcılık Meslek Yüksek Okulu mezunu genç bir önolog hanım, Güllü Kılıçaslan. Ona, Turasan'ın deneyimli Fransız uzmanı Eduard Guerin danışmanlık yapıyor. Bu iki hanımın şarapları geçtiğimiz günlerde Fransa'da, Dünyanın En iyi Chardonnay Şarapları Yarışması'nda gümüş madalya kazandı.

GELENEKSEL ÜRÜNLER DESTEK BEKLİYOR
Oluş Molu, organik tarım ve hayvancılık da yapıyor. Ben özellikle kendi hayvanlarının sütlerinden yaptığı peynir çeşitlerine bayıldım. Hele koyun sütünden çömlek peyniri harikaydı. Bunlar yaz kış 13-14 derece sıcaklığı koruyan Erciyes'in volkan küllerinden oluşan tabaka kazılarak elde edilen mahzenlerde olgunlaşıyor. Ama ne yazık ki AB tarafından dikte edilen yönetmeliklere uymadığı gerekçesiyle ticari üretim izni alamıyor. Fayans kaplı depolarda ise geleneksel peynir bu kaliteye ulaşmıyor. Acaba yetkililerimiz geleneksel ürünlerin özelliklerini ve önemini ne zaman anlayacak? Yeme içme dünyamız geleneksel kültür mirasını yitirdikten sonra aklımız başımıza geldiğinde ise iş işten geçmiş olacak. Geçen hafta sonu Kapadokya'da dolu dolu üç gün geçirdim. Buraya her gelişimde bir öncekine göre beni heyecanlandıran yeni gelişmelerle karşılaşıyorum. Bu kez de öyle oldu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA