Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SALİH TUNA

Bunların ekmeğine yağ sürmeyin...

AK Parti'den ayrılıp adı farklı 2 parti kuran AKP'lilerin her fırsatta geldikleri yere saldırdıkları herkesin malumu.
Dozunu yükselterek fasılasız devam edecekler, varlık sebepleri bu!
Siyasi arenada kendilerine yer edinebilmeleri her şeyden evvel CHP medyasına, dolayısıyla CHP sosyolojisine bağlıdır
Mahut sosyolojide kulak bulmaları için de Sayın Erdoğan ve AK Parti'ye mütemadiyen saldırmaya elleri mahkumdur.
Yoksa ne diye AK Parti'de 12 yıl bakanlık yapan Babacan'la, Erdoğan tarafından AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan olarak "atanan" Davutoğlu'nu dinlesinler ki?
Uzun lafın kısası, Başkan Erdoğan ve AK Parti'ye saldırdıkları oranda benimseneceklerdir.
Lakin saldırmaları da yetmez. AK Partililerin göstereceği tepki kaderlerini belirleyecek.
Şayet AK Partililer hiç tepki göstermezlerse Mehmet Bekaroğlu veya Abdüllatif Şener'den farksız hale gelirler.
Bunun için sürekli sinir uçlarına saldıracaklardır. AK Partililer oyunlarına gelip de ekmeklerine yağ sürmesinler.
Biliyorum, tahammül etmek kolay değildir.
Mesela, Davutoğlu'nun "keşke yapmasaydım" dediği şeyin, 12 Eylül 2015 olağan kongre öncesinde tek liste olarak çıkacak adayların Erdoğan'ın talimatıyla hazırlandığını gördüğü halde bunu kabullenmesinden ibaret olduğunu söylemesine nasıl tahammül edeceksiniz?!'
İsterseniz kendisinden dinleyin de ibretlik düzeydeki "diyalektik liyakatini" görün!
Murat Yetkin'e bakın neler söylemiş: "Ama listede, benim de listeye alacağım arkadaşların çoğunlukta olduğunu görünce karşı çıkmadım. Ülke sathında yürütülen terörle mücadele kritik bir aşama içindeyken ve 1 Kasım seçimlerine giderken iki adaylı bir kongre mücadelesi ile partide bölünmüşlük görüntüsü vermek istemedim. Ancak o listede olan ve benim de güvendiğim arkadaşlara güvenimde yanıldığımı 29 Nisan 2016'da MKYK'da düzenlenen parti-içi darbede fark ettim. 12 Eylül 2015'te yapılan olağan kongrede ısrar edip, kendi listemi kongreye götürmeliydim. Ancak siyasetin bu kadar ilkesizleşeceğini ve şahsiyetlerine güvendiğim arkadaşlarımın bir talimatla inanmadıkları bir metne imza atacaklarını hesap edemedim, edemezdim de. Bu sözün bittiği bir noktadır..."
Ee, hani Penguen dediğiniz ve Kati Piri bacımızın ağzına kadar verdiğiniz bir internet yazısı yüzündendi her şey, n'oldu ona? Meğer sizin "seçtikleriniz" de sizin yerinize Sayın Erdoğan'a "sadakat" göstermiş dediğinize göre.
Fakat...
Başbakan ve Genel Başkan olarak "atanmanızı" da bu "sadakate" borçlu değil miydiniz beyefendi? Aynı "sadakat" işinize gelince "başınızın üstünde" işinize gelmeyince "parti içi darbe" öyle mi? Esas sözün bittiği nokta burası değil mi?
"Narsist kişilik" gerçekten başa bela, eşek yükü kitap okusan da ne fayda!
Rubin'in ve FETÖ'cü firari yazarçizerlerin 5 yıl öncesinden okuduğu bayat mavalları terennüm etmeyi içinize nasıl sindiriyorsunuz beyefendi?
"Erdoğan'ın gemisine neden bindiniz?" yollu sorulara karşı içinden geldiği "muhalif" sosyolojiye "gerekçe" sunanların üzerinden savruluşunuza "meşruiyet" arayacağınıza, Erdoğan ve AK Parti gemisine neden ateş ettiğinize cevap versenize!
"Erdoğan ve AK Parti'ye ihanet edersem gelin yüzüme tükürün!.." şeklinde kendinizi bağladığınız noktadan, Kılıçdaroğlu'nun ifadesiyle yüzde 99 oranında CHP'yle benzer noktaya nasıl geldiniz, bunu açıklayın!
Laf nasıl uzadı gördünüz.
Tahammül etmek gerçekten zor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA