Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

Biden-Putin krizinin fırsatları

İç gündemin ana başlığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın HDP'ye açtığı kapatma davası ise dış gündemin ana başlığı da Biden'ın Putin'e sürpriz olarak nitelendirilebilecek bir çıkışla 'Katil' demesi.

HDP'ye açılan kapatma davasının, birbiriyle uyumsuz heterojen dokusu, bir başka deyişle 'beş benzemezliği'yle bilinen Millet İttifakı'nın bileşenlerinde nasıl bir siyasi etki yaratacağı önümüzdeki dönemin tartışma konularından biri olacak.

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener -bir turnasol kâğıdı işlevi gören- İmamoğlu'nun 8 Mart tweetine parti tabanının, hatta yöneticilerinin istediği tarzda bir tepki göstermedi. Akşener, henüz kapatma davasıyla ilgili herhangi bir açıklama yapmış da değil, hatta bu konuda gazetecilerin kendisine yönelttiği soruları görmezden bile geldi.

Her siyasi parti kapatma davası gibi HDP'ye kapatma davasının da siyasi sonuçları olacağı muhakkak. Bu olası siyasi sonuçlarla ilgili en önemli soru şu: HDP'nin aldığı yüzde 8 ya da 10 oy nereye gidecek? Bu sorunun en akla yakın cevabı, şayet temelli bir kapatma söz konusu olur ve HDP tabanı oy verecek bir parti bulamazsa oyların kâhir ekseriyetinin CHP'ye kayacağı. Bunun siyasi laboratuvar deneyini 2019 yerel seçimlerinden İstanbul ve Ankara'dan başlayarak büyükşehirlerde gördük.

Öte yandan Deva ve Gelecek partileri de en azından HDP tabanında şayet varsa mütedeyyin oylara talip olduklarını göstermek için kapatma davasına tepki gösteren açıklamalar yaptılar.

Millet İttifakı'ndaki bu gelişmeler Cumhur İttifakı'nı doğrudan ilgilendirmiyor. Burada Cumhur İttifakı'nı 2023 sürecine doğru ilerlerken ilgilendiren temel mesele, HDP'ye açılan kapatma davasıyla ilgili İyi Parti yönetiminin parti tabanının beklediği tepkiyi vermemesi durumunda İyi Parti oylarının ne olacağı. Onu da davanın sonucunda şayet HDP kapatılırsa takip etmek gerekecek. İyi Parti tabanındaki, MHP ve giderek Cumhur İttifakı'yla bu konuda siyasal yaklaşım farklılığı olmayan kesimlerin oyu alınabilecek mi? Yakın geleceğin önemli siyasi tartışma konularından biri olacak.

NATO'NUN RUHUNU CANLANDIRMAYA ÇALIŞIYOR

Gelelim ABD Başkanı Joe Biden'ın sürpriz açıklamasına… Açıklamanın yansımalarını ve bundan sonra dışarıda ne tür gelişmeler yaşanabileceğini değerlendirmek için de Biden'ın neden bu kadar sert konuştuğunu anlamak gerekiyor. Putin'e ve onun şahsında Rus devletine 'katil' dedi. Çok ağır bir nitelendirme. Biden'ın, sırf o bir türlü tam ispatlanamayan Rusya'nın 2016 seçimlerine Trump lehine müdahale ettiği iddialarını gündeme getirmek suretiyle içeride Demokratik Parti'nin tabanını tahkim etmek ve Trump'ı zor duruma sokmak için Rusya'ya kılıç çekmesi mantıklı değil. Tek sebep bu olamaz. Belli ki Biden, bu açıklamalarla Rusya'yı iyice karşısında konumlandırarak hem Avrupa Birliği'nin Moskova ile arasına mesafe koymak istiyor, hem de eğer mümkünse NATO'nun ruhunu yeniden canlandırmak istiyor, ki bu artık biraz zor.

Biden, NATO'nun askeri olarak ikinci büyük ülkesinin, bizim, Suriye sahasından başlayarak ABD ile anlaşmazlık konularını çözmeden NATO'yu nasıl yeniden güçlü kılacak! Bunun için göreve geldiğinden beri en ufak bir çaba göstermediği de göz önüne alınırsa…

Öte yandan Biden'ın, Türkiye ile ilgili planı ne olursa olsun Rusya'yı böylesine sert bir açıklamayla karşısına alması Türkiye'nin NATO içinde elini güçlendiren bir gelişme. Her ne kadar S-400 alımı gibi konularda ABD bizi daha çok sıkıştıracak olsa bile…

Öyle ya, madem Rusya'nın Suriye'den başlayarak Ortadoğu'daki ve Libya ile Doğu Akdeniz'deki varlığı seni rahatsız ediyor o zaman NATO'daki müttefikini kendinden uzaklaştırma derler adama.

Eğer uzaklaştırmaya devam ederse NATO'yu yeniden canlandırmak için CPR yapması bile gerekebilir. Öyle 20. yüzyılın başında Wilson dönemindeki gibi "Biz ABD'yiz, dünyaya en yararlı fikirleri, yönetim biçimlerini biz ihraç ederiz" diyerek gerilemekte olan imparatorluğu yeniden ayağa kaldırması mümkün değil Biden'ın. ABD her ne kadar hâlâ dünyanın ekonomik, askeri ve politik açıdan bir numaralı gücü olsa da Türkiye gibi bölgesel güçlerle anlaşmak zorunda. Ya da ABD'nin, NATO'yu yine güçlendirme ama bunu Türkiyesiz yapma planı var, o da zor ve maliyetli bir plan.

Sonuç olarak Biden'ın bu açıklamayı, 2 bin kişilik o dış politika timinden habersiz yaptığı kanaatinde değilim. (Bu konudaki yazım için bkz: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/site/ferhat-unlu/2020/09/30/iste-joe-bidenin-dis-politika-timi)

Yani sonuçları düşünülmeden yapılmış bir açıklama değil. Sebep ve muhtemel sonuçlarıyla değerlendirilmiş bir açıklama bu.

Türkiye açısından bakarsak… O muhtemel sonuçların Türkiye'nin çok aleyhine olacağını düşünmüyorum. ABD'nin Rusya ile didişmesi, her ne kadar bizi bir tercih yapmaya zorlayacak olsa bile Suriye sahasından başlayarak Türkiye'nin eline güçlendirecektir. Ve Türkiye de dış politikada bunun fırsatlarını kollayacak. Bir başka deyişle Biden-Putin krizini fırsata çevirmeye çalışacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA