Derbiler için, özellikle Fenerbahçe-Galatasaray maçları için kullanılan "Gazozuna bile olsa" ifadesi var ya; dün Galatasaray sadece o gazozun peşindeydi. Fenerbahçe için ise maçın anlamının çok daha farklı olduğu daha ilk dakikadan itibaren sahaya yansıdı. Lig ve Avrupa'da sonuna kadar kovaladıkları iki kulvarda finali görememenin üzüntüsünü camialarına unutturmak istiyorlardı. Şampiyonlar Ligi ön elemesi anlamındaki ikinci sıra için Beşiktaş tehdidini tamamen bertaraf edecek 3 puanın peşindeydiler. Aslında stadın dışında pek derbi havası göremedik ama içerisi farklıydı.
Fenerbahçe seyircisinin de desteğiyle önde basarak başladı. Galatasaray'ın bu baskı karşısında çaresiz kalışının en net verisi rakip yarı sahada ilk isabetli pası ancak 4:43'te yapabilmeleriydi. Sneijder'in yerine 11'deki Elmander, iyi niyetle savunmaya yardım etmeye çalışıyordu ama top takımına geçtiğinde Hollandalı'nın katkısını sağlamaktan çok uzaktı.
Fenerbahçe'nin baskısında en net pozisyon 11'de Melo'nun yayda Emre'ye kaptırışı sonrası Sow'un auta giden şutuydu. 24'te Topal'ın çıkarken hatalı kullandığı uzun pası Selçuk iyi değerlendirince Gökhan Gönül'ün elle müdahalesi penaltıyı getirdi. 33'te Fenerbahçe yine oyunu rakip yarı sahaya yıkmışken uzun süre topu sağa çeviremedi. Nihayet bunu başaran Webo, Gökhan'ın ortasında skoru eşitledi. 36'da Emre'nin asistinde de golün adı Webo idi.
Fenerbahçe'nin ilk golü öncesi topu kazanışında Hamit'in faul beklediği bir pozisyon vardı. Cüneyt Çakır benzerlerinde faul de çalmış, devam da demişti. Ama şampiyon bir takım neredeyse 1 dakika sonra gelen golü buradaki düdüğe bağlamamalı. İkinci golde ise Webo'nun Eboue'yi net itişi vardı. Eboue'nin sezon genelinde ve de bu maçtaki abartılı-artistik hareketleri olan faulün çalınmamasına yol açtı.

DÜNÜN AYIPLARI...
Fenerbahçe, gollerinde Çakır katkısı olsa da oyun olarak maçı daha çok isteyen taraftı. Dünün ayıplarıysa (Futbolculara hiç girmeyelim) Eboue'ye muz sallayan taraftar ve anneler gününde o küfürleri edenlerdi. Sizin de anneler gününüz kutlu olsun!