Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Sonunda Bakırköylü'k oldum-2!..

"Sabah köşende, Türkiye için "Opera binası olmayan ülke" diye yazdığını okuyunca seni aradım" dedi, Haldun Ağabey (Dormen..)
"Bak bakalım, var mı, yok mu" dermiş içinden. Beni Bakırköy'e davet etmesi de göstermek ve gezdirmek içinmiş meğer..
O harika Botanik Bahçesi'ndeki yemekten sonra (Dün yazmıştım.) gene benim dolmuşa doluştuk ve yepyeni bir binanın önünde durduk.
Hayır, Kültür Merkezi falan değil. Adı üstünde "Bakırköy Operası" burası. Ateş Başkan (Ünal Erzen) "Özellikle Kültür Merkezi koymadık. 'Opera' adında ısrar ettik" dedi.
Giriş etkileyici.. Binanın ön meydanına girişte sizi Leyla Gencer karşılıyor.
Türkiye'nin ilk opera binasına adını veren Leyla Gencer.. Çok güzel bir heykel bu. Sevgili Dostum İsmail Ünal darılmasın. Fulya Sanat önündeki, Leyla'nın büyüklüğünü yansıtmaktan çok uzak, Orta Dünyanın elflerine benzemiş heykel gibi değil yani.
Meydanın ortasında bir havuz.. Sağda bina.. Binanın duvarında bir dev ekran..
İçerdeki gösteriyi, Bakırköy halkına bedava izlettirecek canlı yayını burdan yapacaklar. Ön taraf kat kat, döne döne inen bir rampa.. Hem mimari güzellik. Hem engellilerin tekerlekli sandalye ile her kata rahatça çıkmalarını sağlıyor.
Hem de insanların itişmeden, kakışmadan inebilecekleri bir yangın merdiveni.. İşleve bakar mısınız?.
İçeri girdik. Asansörle en üst kata çıktık.
Ordan inerek dolaşacağız.. En tepe, inanılmaz.. Bir kreş.. Gene çocuklar, minikler.. Sabahtan akşama, Bakırköy halkına hizmet veriyor. Her yaş gurubunun sınıfları, dünya şirini bir ortak oyun odaları var. Hepsini gezdik. Hepsinde gene neşeli, gene cıvıl cıvıl çocuklar. Sabahtan akşama buradalarmış.
Asıl güzeli, özeli gece.. Gece bu kreş, çocuklarını evde bırakma imkanı olmayan seyircilerin, bebeklerini, çocuklarını oyun boyunca bırakmaları için tasarlanmış. İnceliğe bakar mısınız?.
Bir kat aşağıdan Opera Salonunun balkonuna girdik. Bin kişilik bir salon.. Balkon U şeklinde, salonun üzerine uzanıyor. Bilgi veriyorlar..
"Benzeri New York Metropolitan'da olan bir akustik yapıldı. O kadar iddialıyız.
Oturduğunuz koltuğun altındaki o süzgeç gibi delikler dahil, (Kaldırdım, baktım öyle) salondaki her ahşap, her kumaş, buraya özel seçilerek, özel hesaplanarak kullanıldı"
dediler.
Klima.. Isıtma ve soğutma.. İnanılır gibi değil. Ses duyulmasın diye salona üfleme yok.
Tavanda içerdeki havayı emen sistem var.
Aşağıda ise, istediğiniz sıcaklığa ayarlanmış hava.. Yukardan içerdeki havayı emdiğinizde aşağıdan temiz ve istenen sıcaklıktaki hava kendiliğinden salona yükseliyor. Teknolojiye bakar mısınız?.
Tabii sonuç..
"Sahnede fısıldananı balkonun en arkasından duyabilirsiniz. Ama burda konuşulan sahneye ulaşmaz" dediler. Ben de "Deneyelim o zaman" dedim..
Denedik.. Aynen öyle..
Opera Genel Müdürümüz Rengim Gökmen gelmiş, gezmiş, bayılmış. Devlet Opera ve Bale temsilleri için ön anlaşma yapmış bile..
Sonra salona indik. Koltuklara oturuyorum.
Rahat.. Ön yan koltukların altında tekerlekler var. Kolayca çekilebilirler. Bir engelli, arabası ile gelirse diye.. Sahnenin iki yanına da ekran konacakmış. Gereğinde işitme engellilere konuşmaları anlatmak için..
Muhteşem..
Sahnenin eni 22 metre. Derinliği 20.. Tüm sahne 391 metre kare.. Ortasında 6 metre çapında bir yuvarlak döner bölüm var. Sistem anında dekor değişikliği imkanı sağlıyor. Sahne tavanında 20 metre derinlik var. Ve de 12 yatay askı.. Onu dekorları yukarı çekmek, ikisi ışıklar için.
Sahne önü kocaman bir orkestra çukuru..
Hidrolik.. Dört kademe.. En yukarda sahneyi 67 metre kare daha büyütüyor. Bu ek, özel tiyatrolarımızın tüm sahne büyüklüğü aslında, anlayın. İkinci kademe, salonu büyütüyor.
Kazanılan yere ilave koltuklar yerleşiyor.
Üçüncü kademede orkestra çukuru oluyor, boşluk. Dördüncü kademe ise, depodan sahneye malzeme taşımak için asansör görevi yapıyor.
Yani, dünyanın en gelişmiş teknolojisi ile hazırlanmış bir Opera Binasındayım şimdi ve ülkem artık Operasız değil..
Ateş Ünal dostumu kutladım. Haldun Ağabeye nasıl sarıldım, bana bu keyfi yaşattığı için.. Gördüklerim beni keyiften çıldırttı, o çarşamba öğleden sonra, resmen Bakırköylük oldum ve kendi kendimi fahri Bakırköy hemşehrisi ilan ettim..
Dünkü ve bugünkü başlığım bu işte.. "Sonunda Bakırköylü'k oldum!.."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA