Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Kabahat Romen hakemde değil, UEFA’da..

Sadece Türkiye değil, nerdeyse bütün dünya, tüm dünyanın nefret ettiği ırkçılık simgesi "Nigger" adlı küfrü kullandığı için Romen dördüncü hakem Coltescu'ya lanet yağdırıyor.
"Negro, ya da Romencesi Negru, her ne ise, o ırkçı sözcüğü bir UEFA hakemi nasıl kullanır" diye merak ettim. Biraz araştırdım ve öyle malzeme buldum ki..
Tabii, dün de söylediğim tabletime indirdiğim İspanyolların dünyaca ünlü spor gazetesi Marca'nın İngilizce sitesinden..
İşte ondan özet notlar..
- 43 yaşındaki Coltescu'nun 1996'da başlayan kariyeri iniş çıkışlarla dolu. 2006'da 4 yıldızlı hakem statüsüne yükseldi. FIFA bir dizi çok tartışmalı performansının ardından küme düşürdü. 2007'de Romanya Federasyonu da onu İkinci Kategoriye indirdi.
- Coltescu bu dönemde iki defa intihara teşebbüs etti.
- Daha sonra yeniden yükseldi. Uluslararası milli ve kulüp maçlarında görev almaya başladı.
Bu sezon idare ettiği maçlar arasında Galatasaray-Atletico Madrid UEFA Gençler Ligi maçı da vardı mesela..
- Başak-PSG maçından bir hafta önce de Shakhtar Donetsk-Real Madrid maçında da dördüncü hakemdi.
- Romen Hakem Hocası Adrian Porumboiu "Coltescu'nun hakemlik kariyeri karanlık noktalarla dolu. Yetenekli ama kendini hakemliğe değil, müzik ve dansa adadı. Hakemlikte tarafsız kalamadı. Her hakem hata yapabilir, ama bu kadar değil. Nihai sonucu etkilemediği maç hemen hiç yoktur" dedi.
- 7 kırmızı 13 sarı çıkardığı bir Romen Ligi maçında tartıştığı oyuncunun gırtlağına sarıldı. (2013).
- Gene bir Romen ligi maçında deplasman takımının 3 golünü iptal etti. Sarı kartın bile ağır olduğu bir pozisyonda da bir futbolcusunu attı. (2015).
- Romanya'nın kıdemli gazetecilerinden Emanuel Rosu "Coltescu kendi canına kıymaya çalışan, duygusal açıdan çok kırılgan birisi.
Tam da bu günlerde lütfen çok dikkatli olalım" uyarısında bulundu.
- Ünlü Teknik Direktör Mourinho "Muhtemelen çok iyi bir hakem ama kabul edilemez bir hata yaptı. Özür dilemeli ve sonuçlarını kabul etmeli" dedi.
- PSG'li Mbappe "Salı akşamı olanlardan gurur duyuyorum.
Olay üzerine çok şey söylendi, ama hiçbir şey eylemden daha etkili değildir.
Irkçılıktan yorulduk ve bunu bir daha yaşamak istemiyoruz.
Hepimiz insanız" dedi.
- Coltescu, kendisini arayan gazetecilere "Önümüzdeki birkaç gün içinde hiçbir haber sitesinde olmayacağım. Beni tanıyan herkes ırkçı olmadığımı bilir" dedi. Konuştuğu yakınlarına "Şu anda sadece iyileşmeye çalışıyorum" dediği öğrenildi.
- Romanya adına özür dileyen Spor Bakanı Stroe "Irkçı kabul edilebilecek her türlü ifade ve bildiriyi şiddetle kınıyoruz. Spor sıkı çalışma, hırs ve adil oyun (Fair play) gibi tamamen farklı şeylerle ilgilidir.
Umarım bu olay diplomatik bir skandala sebep olmaz" dedi.
- UEFA Pierre Webo'ya gösterilen kırmızı kartı iptal etti.

*

Şimdi okuduğunuz bu kadarcık bilgi bile suçun, hakemlik hayatı bu kadar inişli çıkışlı, bu kadar maçı rezil yönettiği için ceza almış, adı rüşvet dahil bu kadar dedikoduya karışmış, ruhsal bozukluk içinde olduğu iki defa intihara teşebbüs etmesinden belli Coltescu'da mı, yoksa böylesi bir hakemi bu yıl hem de üçüncü defa Şampiyonlar Ligi maçına atayan UEFA'da mı sorusuna yanıt vermeniz için yetmez mi?.
UEFA'nın elinde yüzlerce hakem varken neden "İlle de Coltescu?." Benim için suçlu Coltescu değil, onu bu maçta görevlendiren UEFA'dır.
UEFA, Hakem Komitesi hakkında bu atama konusunda soruşturma açtırma gereği duymazsa, neyi araştırır?.

*

Bu arada dün olaylar üzerine "Başakşehir'den dünyaya medeniyet dersi" başlığı altında enfes bir yazı yazan ve "Bu, ırkçılığa karşı yeşil sahada alınmış en büyük zaferdir. Buna bir Türk takımının vesile olmasından nasıl mutlu ve gururluyum anlatamam. Bu tepkimizle UEFA'yı kendi kendiyle baş başa bıraktık, özeleştiri yapmasını sağladık" diyen Yüksel Aytuğ kardeşimi de yürekten kutlarım. Bu yazıyı internetten bulun ve mutlak okuyun. Tüm spor ve köşe yazarlarımız da okusun.

***


Bravo Demba Ba!.

Salı gecesi yaşanan Irkçılık Skandalı'nın Başakşehir ve Türkiye açısından bir zafere dönüşmesinin kahramanı Başakşehir kulübesindeki Demba Ba'dır. ...Ve de onun hareketini hemen anında tweet'le destekleyen ve "Türkiye arkanda" diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan..
Olayları hatırlayın..
Orta Hakem, dördüncü hakemin uyarısıyla Başakşehir antrenörü Pierre Webo'ya kırmızı kart gösteriyor.. Webo itiraz ederken Demba Ba, yerinden fırlıyor ve kartın gösterilmesini isteyen dördüncü hakemle çok sert tartışmaya başlıyor. Yayıncı kuruluş olayları doğru dürüst izleyemiyor, olup bitenleri anlatamıyor bile..
Yarım saat filan, dönüp dönüp oynanan 13 dakikayı, tekrarını ve boş sahayı gösteriyorlar.
Nihayet durumu birazcık da olsa keşfediyoruz.
"Ben bu ırkçı hakemlerle oynamam" diye içeri giren Demba Ba'yı Başakşehirli ve PSG'li futbolcular da takip etmişti ya.. UEFA resmi maç gözlemcisi, merkezle görüşmüş.
O dördüncü hakemi VAR'daki İtalyan'la değiştirmiş. Maçın devamını istiyor. Bu arada İstanbul'daki Beİn yorumcuları "Madem 4. hakem görevden alındı, çıkıp maçı oynamalıyız. Ceza almanın âlemi yok" diyorlar.
Başakşehir Başkanı Göksel Gümüşdağ da, açık seçik konuşmuyor. "Kararı futbolcular verecek" falan filan..
Demba Ba'nın "İsteyen çıkar oynar, ben çıkmam" dediği, arkadaşlarının da "Sen çıkmazsan biz de çıkmayız" dedikleri haberi "Duyum" diye verilirken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, ırkçılık olayını şiddetle kınayan "Sporda ve hayatın tüm alanlarında ırkçılığa ve ayrımcılığa karşıyız" tweet'i, FIFA'nın "No to racism / Respect" simgesi ile birlikte açıklanınca ve Türkiye'nin sivil, devlet toplum kuruluşlarından yağmur gibi açıklamalar yağmaya başlayınca Başakşehir maça kesin çıkmayacağı kararını açıklıyor.
PSG de onları destekliyor ve UEFA'ya maçın ertesi akşam dört yeni hakemle oynanacağı kararını aldırıyorlar.
Yani..
Direnişi başlatan ve sonuna dek "direnen" Demba Ba..
Direnişi Türkiye adına desteklediğini anında açıklayan ve Başakşehir'in tüm oyuncu ve sorumlularına güven veren Başkan Recep Tayyip Erdoğan'dır.
...Ve ben Hıncal, inanmazsınız ama, nefret ettiğim ve asla kullanmadığım sosyal medyaya hayatımda ilk defa yürekten teşekkür ediyorum.
O yağmur gibi gelen destek tweet'leri anında dünyaya yayılmasaydı bu sonuç alınabilir miydi, sizce?.

***


Hafta sonuna iki hoş "Aile" filmi.. Evde..

Gününün çoğunluğunu ekran başında geçirenlere kızardım ya..
Pandemide kapandıktan sonra ben de ekrancı oldum, iyi mi?.
Bakın nasıl?.
Günlük programım pek değişmedi aslında..
Sabah 8'de kalkış.. Kahvaltı..
Gazetemi okuma..
10.00.. Alt kata çalışma odama inip bilgisayarımın başına oturma..
13.00.. Öğle yemeği..
15.00.. Günlük okuma saati.
17.00- 22.00.. Akşam yemeği ve gece programı..
Pandemi farkı..
Bütün bunları evde yaptığım için, her gün ortalama trafikte geçirdiğim 4 saati kazanma var, bir. Gece dışarıda pek bir şey olmadığı için, konser, tiyatro gibi etkinlikleri evde dijital, anında veya sonra, ekrandan izlemeye başladım iki.. Böyle olunca hayatım 8 saat uyku.. 3 saat yazma ve geri kalan 13 saati de yazacaklarımı biriktirmek için okuma ve izleme oldu.
Sinema salonları dünyada bitince, ben de baş hobim film izlemede Netflix'i seçtim....Ve de düşündüm ki, okurlarımın çoğu öyle yapıyor. O zaman onlara film tavsiyelerine böyle devam etmeliyim.
Safter'den gelen haberi okudunuz.
Amerika'nın dev film stüdyoları da Netflix'e teslim oldular.
Ne yapalım. Kader utansın.
Madem karantinadayız.. Madem zorunlu da olsa, unuttuğumuz aile artık bir arada ve madem ki mesela kamu ekranı TRT, aile izleme saatinde, çocuklar, gençler, anne babalar ve büyükanne büyükbabaların aile izleme saatinde beraber oturup keyifle izleyecekleri ve sonra da üzerinde tatlı tatlı sohbet edecekleri hiçbir şey üretmez, o bitmez tükenmez 180 dakikalık rezil dizileriyle, özel TV'lerle sidik yarışına girerse, o zaman "Aile işi" başka şey bulmam gerektiğini düşündüm ve Netflix'teki aile filmlerini taramaya, araştırmaya ve seçip izlemeye başladım.
İşte bu hafta sonu için size, nefis, hoş iki aile filmi..

*

Magnolia'da Yılbaşı Partisi / Midnight at the Magnolia.. Valla filmde benim gibi bir meraklının bile tanıdığı kimse yok. Ama tüm oyuncular iyi..
Çocukluk arkadaşı, aileleri dost bir kız ve bir oğlan bir yerel radyoda sabah programını ortaklaşa sunuyorlar.
Film yılbaşı öncesi bu ikilinin başına konan talih kuşunu ve o kuşun peşide koşarlarken başlarına gelenleri anlatıyor. 1.5 saatlik romantik komedi. Ben bayıldım. Aileye tavsiye ettim. Onlar da bayıldı.

*

Sır: Hayal Etmekten Korkma /The Secret: Dare to Dream.. İşte bu asıl harika.. Başınızı bu yazıdan kaldırın ve bugünkü sevdiğim laflara bakın. Ne demiş Einstein gibi derya bir bilim adamı..
"Tesadüf Tanrı'nın gizli kalmak için yaptığı şeydir."
Bu laf bu filmden işte.. Gecenin bir yarısı ıssız bir yolda iki araba çarpışır.
Öndeki arabada bir uzman bilim ve fikir adamı, arkadan çarpan, kocasını kazada kaybetmiş, 3 çocuğu ile yaşamaya çalışan bir anne..
Tesadüf, ikisinin de başlarına çok hoş şeyler gelmesine sebep olunca, kadın "Ya o tesadüf olmasaydı" deyince erkek, bu sözle yanıt verir işte..
Fazla bilgiye gerek yok. Kadını bol ödüllü Katie Holmes oynuyor ama çocuklar dahil herkes çok çok iyi..
Tüm aile ekran başına geçin ve hep beraber izleyin bu hafta sonu..

***


Tebessüm
Şarküteriye giren kadın, raflar arasında koşup duran küçük çocuğu gördü. Her çikolata, gofret benzeri abur cubura saldırıyor "Bunu da dede.. Bunu da isterim" diye çığlıklar atıyordu. Adam gayet sakin, gayet etkileyici bir tonla "Tamam Temel tamam..
Beş dakika sonra çıkacağız oğlum Temel!. Sakin ol" diyordu.
Kasanın önüne gelene kadar hep ayni sakin hal ve ayni tok sesle "Tamam Temel tamam" demeye devam etti. Kasanın önünde, alınanlar poşete konurken ufaklık gene çığlık atmaya devam edince dede, "Tamam Temel.. Sakin ol oğlum Temel!. İki dakika sonra arabamızdayız" dedi.
Çıktılar. Kadın da arkalarından çıktı. Baktı, ufaklık arabaya oturmuş, dede de poşetleri bagaja yerleştiriyor. Yaşlı adama yaklaştı..
"Benim işim değil ama sizi kutlamak isterim" dedi. "Dükkanda o şımarık ve yaramaz çocuğa nasıl bu kadar soğukkanlı davrandınız ve böylesi ikna edici konuştunuz?. Temel böyle bir dedesi olduğu için çok talihli bir çocuk!."
"Teşekkür ederim ama.." dedi, ihtiyar.. "Benim adım Dursun. Temel arabadaki veledin adı.."


Sevdiğim Laflar
"Tesadüf, Tanrı'nın gizli kalmak için yaptığı şeydir."
Albert EİNSTEİN

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA