Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Okyanusu geçip derede çırpınmak...

Şimdi Hollanda maçının ardından Şenol Hoca'yı hem de en sert şekilde eleştirdim diye, skor, hatta orda da tutunamayıp başka şeyler yazanlar da kaleme sarıldı ve nefretlerini kusarak bana saldırdılar.. Acıyorum onlara, elimden başkası gelmiyor..
Aynen benim gibi düşünen ama, geçim derdi işte, tam tersini yazıp bana saldıranlar için içimden geçen duygunun adı bu.
Acımak..
Daha öteki gazeteleri okumadan aşağı indim..
Bakalım, yürekli, gerçekçi bir Şenol Güneş eleştirisini açık seçik kim yapmış?.
Mesela..
"İlk iki maçın en iyi oyuncusu, hem savunmada stoperlerin kademesine girip savunmayı güçlendiren, hatta net golleri önleyen, hücumda da çok etkili ataklar yapan Umut Meraş'ı niye 66 dakika kenarda tuttun?. Savunmadaki büyük zaafımızı görmedin mi?" diyen çıkacak mı?.
Mesela..

"'Letonya sert oynuyor. Kafamızı
ayağa sokacağız' demedin mi maçtan önce.. Peki önce 2-0, sonra 3-1 önde iken ve Letonya topu kapar kapmaz, orta sahayı ve orta sahamızı engelsiz boş alan gibi bulup geçerken nerdeydi o kafasını ayağa sokanlar?. Adamlar oyunlarını iyi savunma, hızlı hücum üzerine kurmuşken, orta sahan onları karşılayamıyor. Yusuf Yazıcı, Ozan Tufan, hatta Hakan Çalhanoğlu oyunda yok gibiler. Nasıl görmezsin Şenol Hoca.. Hadi 2-0'ın rehaveti vardı.. Peki 3-1'de ayni rehavet olur mu?. Ayni hata ayni maçta tekrarlanır mı?." diyen çıktı mı acaba, "2003'ü tekrarladık" diye mazeret uyduranların arasında..
Mesela..
"Adamlar gümbür gümbür gelirken nihayet orta saha rezilliğini fark ettin, peki ama, 'Bana bir sağlam ön libero lazım' diye bas bas bağıran takıma neden bu ülkenin en hırslı, en kafasını ayağa sokmaktan çekinmeyen, çok tehlike yaratan hava ve duran toplarına en iyi yükselecek adam Alparslan Öztürk'ü kenarda tuttun" diyen oldu mu acaba?.
Mesela..
"Adamların saha paylaşımı o kadar iyi ki, rastgele yapılan hemen tüm uzaklaştırma vuruşlarında ikinci top hep adamlara gidiyor, maç boyu nasıl görmedin, sen de takımını sahaya neden yayamadın" diye soran, peki?.
Mesela..
"Yahu Hocam, 'Çok iyi kapanıyorlar.
İşimiz zor' dedin, ikinci dakikada golü buldun.
33'te de 2-0 öne geçtin.. Ama dikkat ettin mi, farkına vardın mı, Letonya ezberlenmiş gibi hep ayni oyunu oynadı..
2-0'ken.. 3-1'ken..
3-3'ken.. Bir belirgin 'Letonya futbolu' vardı sahada, bizim büyü, takıntı meraklılarında bir tek kuzen Gürcan farkına varmış, başlığa da çıkmıştı, 'Rakip dersini daha iyi çalışmış' diye..
'Peki senin dersin neydi, Şenol Hoca, sen neye çalıştın' diye soran olacak mı?. 2-0, 3-1 gerideyken milim şaşmadan ayni futbolu oynayan Letonya'ya karşı daha 2-1 ve 3-2'de paniğe girmemizin sebebi, acaba hiç dersinin olmayışı mı idi" diye merak eden bile mi yok bu ülkede dostlar?.
Eylüle çok zaman var.. Korkmayın..
Çekinmeyin.. Gördüğünüz her hatasını yazın Şenol Güneş'in ki, yararlansın.. Göreviniz bu..
Yazın ki, dünya futbolu yerlerde sürünürken, hatta "Son 50 yılın en iyi takımı" diye ölçüsüz sallamalara bile sebep olan bu kuşağı ziyan etmeyelim..
Bu kuşak bizi Katar'a, Katar'da da sonuna dek götürsün.
Eleştirirseniz, Şenol Güneş'i uyarır, uyandırırsanız olur..
"Gene de teşekkür ederiz" yıkama yağlaması içine girerseniz olmaz..
Olmaz kere olmaz!.
Şimdi "Moral vermek lazım" özrünüz de yok..
Takvim "Eylülde gel" diyor.. "Eylüle kadar her şeyi unutun da öyle gelin" demiyor, ey skor yazarları..
Bir, tek bir kere de "Spor" yazmanızı bekliyor bu ülke futbolu, Katar'ı dağıtmak için!.

***


KORK AVRİL'İN BEŞİNDEN...

"Ben ki her nisan bir yaş daha genç, her bahar biraz daha âşığım" demişti, nisan ayında doğan Orhan Veli Kanık.. Her doğum gününde 1 yaş daha gençleşmek, ne güzel bir imaj.. İlkbaharda doğan Orhan Veli, şiirimizde yeni bir sayfa açtıktan sonra, bir sonbaharda (Kasım) gitti. 36 yaşındaydı, her nisanda gençleştiğini kanıtlar gibi..
Bugün 1 Nisan.. Çocukluğumuz, günler öncesinden 1 Nisan şakalarımızı düşünmekle geçerdi.. Evde aileye, okulda en başta öğretmenimiz ve arkadaşlara bin türlü şaka yapardık. Nisan Balığı derdik adına.. Fransızca'dan tercüme. 1 Nisan'da şaka geleneği de onlardan gelmiş olmalı..
Ama çok eğlenirdik..
Bakın gazeteler de, 1 Nisan sayılarında tüm okurlarına şaka yaparlardı, asla olmayan, ama tam da olmuş gibi yazılan haberlerle çıkarlardı.. Diyeceksiniz ki, "Şimdi her gün 1 Nisan gibi çıkıyorlar.." Öyle.. Haldun Simavi'nin armağanı bize, palavra haberi gerçek gibi yazmak ve her ama her gün yutturmak..
Asparagas derdik o haberlere o zaman.. Şimdi her yanımız asparagas olunca, o deyim de unutuldu..
Gelelim başlıktaki lafa..
Çocukluğumuzda bugün olduğu gibi, durmadan değişirdi her gün martta iklim.. Bir gün yaz.. Bir gün kış.. Geçen hafta içinde bir sabah bembeyazdı bahçem kalktığımda, kardan.. İki gün sonra o bahçede masa kurduk, yemek yedik sımsıcak..
Babam "Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır" meselini söylerdi Bandırma'da sık sık..
Nisan resmen bahardı artık..
Çocuklar gibi sevinirdik, diyeceğim ama, çocuktuk zaten yahu.. Sokakta oynama günlerinin gelişi demekti nisan çünkü..
Babam bu defa bir nisan meseli ile uyarırdı bizi..
"Kork Avrilin beşinden, eşeği ayırır eşinden.."
Yılların gelenekselleştirdiği hava olayları o zaman meteoroloji bilimin en büyük kozu.. Saatli Maarif Takvimi'nde böyle mevsim dışı soğuklar ve fırtınalar yazılı olurdu hep..
"Kocakarı Soğuğu.. 40 İkindiler.."
Neyse.. İşte bugün Nisan 1.. Nisanın başlangıcı. Yani asıl baharın.. Bakın bakalım, zamanın ustaları neler demişler, nisan ve bahar üzerine.. Bunları Yılmaz Özdil derlemişti. O yazısını kesip dosyama koymuştum, "Bir baharda da benim okurlarıma tekrarlarım" dedim..
..Ve gene Bandırma'dan, babamın çok sevdiği Divan Şairi Fuzuli'den tekrar ede ede bize de ezberlettiği dizeleri de hatırlatarak..
"Gel derse Fuzuli ki güzellerde vefa var Aldanma ki şair sözü elbette yalandır."

***

"O günü görmek için sade bekleyeceğiz, Göreceğiz bir sabah yeşil tomurcukları Hazırlanıyor gibi gökyüzü, ufuk, deniz.
Bir sabah dökülecek baharların baharı.."
Ziya Osman Saba

*

"Damlardaki kar, saçaklardaki buz,
Kanı kaynayan suya dar geliyor.
Haberin var mı? Oluklardan
Akan su sesinde bahar geliyor.
Duy güneyden estiğini rüzgârın;
Göreceksin neler olacak yarın.
Yuvada çırpınan yavru kuşların
Uçmak hevesinde bahar geliyor."
Cahit Sıtkı Tarancı

*

"Güneş yapışır toprağa,
Can özden yürür yaprağa,
Hayat verir taşa dağa
Değişir bak yine halım,
Bahar oldu uyan dalım.."
Abbas Sayar

*

"Düş sensin, küçücük bir kız çocuğu gibi,
Tam öyle gibi, baharını icat edersin"
Edip Cansever

*

"Ben seni yalansız, bahar gibi sevdim.."
Metin Altıok

*

"Bir yeşil yaprak, bir telli böcek, yeşeren tohum
Güneşte görsem, sevinç doldurur içime.."
Necati Cumalı

*

"Yüzyılımı dörde böldüm,
Her bölümü bir mevsim,
Biri kaldı, üçü gitti
Yazı gitti, güzü gitti, karlı tipili kışı gitti,
Yemyeşil bir bahar kaldı.."
Rıfat Ilgaz

*

"Güneş değil, inandım
Serçeler başlatıyor sabahı.."
Şükrü Erbaş

*

"İlk leyleği gören haykıracak
Bak, bahar geldi.."
Ülkü Tamer

*

"Bahara göre ayarla saatini,
Sabahın alnını okşarken kuşlar.."
Refik Durbaş

***

Dün öğleden sonra benim çifte kumruları gördüm.. Bahçe tentemin köşesine yuva yapıyorlardı gene.. Geçen seneki gibi..

***


TEŞEKKÜRLER SARAN!..

Fenerbahçe'ye başkan olmasını en çok istediğim insandı Sadettin Saran.. Çünkü o, Ali Koç gibi gözü kara bir fanatik, başkanı olduğu Fener'i, sırf nefret ettiği Galatasaray'a entegre transferiyle perişan eden başarısız bir işadamı değildi.. Gerçek bir sporseverdi.
Yatırımını spora yaptı. Önce spor radyosu, sonra spor televizyonu kurdu. Başarıyla yönetti.
Büyük paralar kazandı ve bu kazandıklarının bir bölümünü kendisini Sadettin Saran yapan ülkesine armağan etti.
Bakın nasıl?.
Dün telefonuma bir resim düştü. Bir davetiye resmi..
Aynen şunlar yazıyor..
"21. Spor Salonumuzun açılışı için 8 Nisan 2021'de Elazığ'dayız.
Sporu gençlere sevdirmek misyonu ile 2000 yılından bu yana, Anadolu'nun dört bir yanında hizmete açarak Milli Eğitim Bakanlığı'na devrettiğimiz 20 spor salonuna bir yenisini daha ekliyoruz.
Bu yıl Gençlik Spor İl Müdürlüğüne devredeceğimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün adını taşıyacak olan 21'inci spor töreni açılış töreninde sizleri de aramızda görmekten memnuniyet duyacağız.
Sevgi ve Saygılarımla
Sadettin Saran
Saran Group Yönetim Kurulu Başkanı"
Orda olacağım sevgili kardeşim, can dostum, orda olacağım..
Kalbimle, ruhumla ve..
Alkışlarımla..

***


ÖMÜRSÜN, ÖMÜR!..

Sevgili Ömür, aslı sinema yazarlığından gelme köşe yazarı Ömür Gedik kardeşim, nihayet gündeme yaklaşan Oscar ödüllerini almış..
"Oscar'a Mank'la başlayalım" diye başlamış o da..
Mank başlamak için doğru seçim.. Tam 10 dalda aday oldu çünkü..
Film özetle, genelde sinema tarihinin gelmiş geçmiş en iyi filmi seçilen Yurttaş Kane'in senaryosunun yazılışını anlatıyor. Orson Welles, filmin senaryosu dahil her şeyine sahip çıkarken, asıl yazan Hollywood'da Mank adıyla tanınan ve anılan, solcu olduğu için o devirde aforoz edilen Herman Mankiewicz!.. Orson da onu insanlardan uzak bir yayla villasına kapatıp, orada dünyadan gizli yazmasını istemişti.
Film müthiş.. Sadece Yurttaş Kane'i değil, zamanın Hollywood'unu, siyasi yatırım için hatta sahte haber yazdıran, haber filmi çektirip sinemalara dağıtan medya patronlarını, o patronların her dediğine evet diyen ünlü film stüdyosu imparatorlarını (MGM Patronu Mayer mesela), yani o zamanın Amerika'sını anlatıyor..
Bir nefeste izledim Netflix'te.. (Ömür her şeyi yazmış ama nerde izleyeceğimizi yazmamış, sayfalar doldurup da "Nerde, nasıl izleriz"e cevap vermeyen en ünlü sinema yazarlarımız gibi..)
Bir şey daha yazmamış..
"Bir senaryonun yazılışı"nı anlatan film 10 dalda Oscar adayı oldu ama bunlar arasında "En İyi Senaryo" yok!.
Senaryosundan başka her şeyi güzel bir senaryo filmi yani, Akademi üyelerine göre..

***


SEVDİĞİM LAFLAR
"Tarih, siyasetçilerin, insan ırkının zenginlik ve kanını boşu boşuna israf etmelerinin hikâyesinden başka şey değildir." Thomas Sowell (Amerikalı ekonomist ve sosyal teorisyen)

***

TEBESSÜM
Filmin o sahnesinde bardaktan değil, kovadan boşanırcasına yağmur yağıyordu. Erkek, duvara yasladığı kadına sarıldı. Öyle bir öpmeye başladı ki, seyircilerden genç bir kadın dayanamadı, yanında duran kocasına eğildi ve "Sen beni hiç böyle öpmedin" diye fısıldadı. Erkek cevap verdi.. "Biz böyle bir yağmura hiç yakalanmadık ki!."

Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA