Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HOP KÜLTÜR SAMİ TOSUN

Kulağımın arkasını sabunlar mısın?

Ekrana çıkabilen ve kameranın çerçevesine giren herkes, kendini meşhurlar âleminin bir parçası haline gelmiş farz ediyor ve aklına geleni söylüyor. Banyoda kulağının arkasını sabunlayacak eş arayan 80'lik ihtiyar gibi...

İZDİVAÇ programlarındaki dozaj, acayiplik müptelası toplumumuzun istediği boyutta seyrediyor. Ayıptır söylemesi, sunucu olarak Mehmet Ali Erbil'i koysalar, onun bile çaresiz kalabileceği durumlar yaşanıyor. Misal, geçenlerde hayli 'kilolu' 58 yaşında bir beyabimiz, kendisine bir eş adayı aramak üzere ekrana çıktı ve fantezi dünyasına dalıverdi. Neymiş, kendisi banyoya girdiğinde kulaklarının arkasını iyice sabunlayacak 20 yaşla bilmemkaç yaş arası bir hanım arıyormuş!.. Bu 'cüret', bu 'akıl üstü' durumlar, artık toplumumuzda normalleşmiştir. Dış dünyanın bizim toplumumuzdan korkması, Avrupa Birliği'nin bizi istememesi, vize uygulamaları falan, böyle beyabileri gördükçe, bana son derece normal görünüyor.

GERÇEKLİKLE TEMAS
Daha evvel de çeşitli vesilelerle belirtmiştim, ekrana çıkabilen, orada bir sandalyeye oturup kameranın çerçevesine giren ve komşularına 'oradan' selam söylemeye başlayan herkes, kendini artık mutasyona uğramış ve meşhurlar âleminin bir parçası haline gelmiş farz ediyor. Böylece, mesela Halis Toprak'ın parasıyla becerdiği işi, onlar ekrana çıkabilmiş olmakla elde edebileceklerini düşünmeye başlıyorlar. (Bu arada, Halis Toprak'ın 17 yaşındaki 'eş'i, Halis Ağa'ya ait iki kutu tansiyon hapını içerek ölmek istemiş. Banknotlar cüzdanda durduğu gibi durmuyormuş, bunu bir kez daha teyit edebiliriz...) Neyse efendim, işte bizim toplumumuzun izdivaç işlerinde, ekrana kapağı atabilen 58 yaşındaki şişman abiler, gerçeklikle olan temaslarını koparıyor, "Bana torunum yaşında taze badem gibi bir kız getirin bakayım oradan!" diyebiliyor, çok pişkin... Ya da, 70'ini aşmış bir Halil İbrahim Dede, aşka geliyor, "Bu işi yapan iki kişi, biri erkek biri dişi. Nereye gittiysem onlar altıma yattı ben üstüne çıktım," diye pozisyon tarifine girişebiliyor. Emmi, dizlerindeki siyatikle yaşadığı gündelik hayatını, ekranda başka bir şeye dönüştürürken, yine gerçekliği bir uzay kapsülü gibi gerisinde bırakabiliyor... Ama tüm bunların tam olarak erkek egemen bir yörüngede gerçekleştiğini zannetmeyiniz lütfen. Misal, bir ablamız da, döşü kıllı, şöyle kendisini kütürdetebilecek bir koca arayışına girdiğini, inanılmaz fiziki tarif ve fantezi dünyasına has tabirlerle deklare edebiliyordu geçenlerde... Feriştah Yenge gibi... Ya, işte böyle... Bu arada, Feriştah Yenge demişken, onun aynısı var Star'da. Daha doğrusu, zamanın Bir Demet Tiyatro'sunun şablonunu aynen alıp, Cümbür Cemaat Aile diye bir dizi imal etmişler, orada Feriştah Yenge'nin aynısını başka bir hanım oynuyor. Öyle 'diri vücut' falan işleri... Mükremin Çıtır yerine bir Kenan uydurulmuş, Muro rolüyle tanınan ve aynı karakteri oynamaya devam eden kardeşimiz buraya monte edilmiş. Baba aynı baba, anne aynı anne, bir acayip enişte, bir yerine iki kız kardeş... Bu, dizilerin sarmal halinde birbirini tekrar ettiğini gösteren örneklerin en 'kör gözüm parmağına' örneği... Tabii replikler günün mizah dergileri ve internet lügatindeki son yeniliklere göre güncelleniyor. Aile, izdivaç, muhabbet düzeylerinin ne seviyelere geldiğini, biz artık buralardan takip ediyoruz. Ünlü bir futbol adamının hem karısını, hem sevgilisini 'telekulak' çetesine dinlettiği bir memlekette yaşasaydı Karl Marx, muhtemelen Kutsal Aile kitabını Bauer biraderlerin felsefi saçmalıklarından ziyade, bu karmaşık aile ilişkilerine doğru bükerdi. Yani, 'şeytanlık' böyle bir şey olsa gerek!.. Ama daha acayibi, şirket kurup parayla telefon dinleme 'hizmet'i sunmak tabii.

GÜNDEM ALDI BAŞINI GİDİYOR

Şu durumda, çağın acayip değiştiğini, yepyeni bir dönem yaşadığımızı söyleyebilirim. Eskiden gazetelerde, televizyonlarda haber sıkıntısı çekildiği, doğru dürüst gündem oluşturulamadığı olurdu. Şimdi siz gündemi takip edebiliyor musunuz Allah aşkına?! Vallahi, şu 'hop kültür' işini bırakıp siyaset yazmaya kalksam, ne yazacağımı şaşırırım. Gazetelerin birinci sayfalarında yer bulamayan haberler bile manşet değerinde. O sebeple, kendi adıma izdivaç fantezilerini, telekulak muhabbetlerini falan bir kenara bıraktım, 'Varlık Barışı' ile 7.1 milyar dolarlık servet beyan eden Türk büyüğü kim, bu parayı nasıl kazandı, onu öğrenmeye çalışıyorum. Zira kulağımın arkasını sabunlatacak güzel hanımlar arayışımda nakitsiz ilerleme kaydedilebileceği kanaatinde değilim... Neticede malzeme ortada...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA