Dünyanın en tanınmış Güney Kore markalarından biri olan ve özellikle televizyon piyasasında Türkiye'de önemli bir paya sahip olan LG ile, markayı Türkiye pazarıyla tanıştıran ve 8 yılda yüzde 25 pazar payına getiren Digicom arasındaki savaştan önceki yazımda söz etmiştim. Digicom'un sahibi Sabri Yiğit, 4 yıl iki ay önce LG aleyhine açtığı davayı 12 Nisan'da kazanmış ve Digicom'a yaklaşık 315 milyon lira tazminat ödenmesine karar verilmişti.
Yiğit'e son durumu sorduğumda ise Yargıtay'a giden LG'nin teminat yatırmamasından şikâyet etmiş ve sonuç kendi lehlerine çıktığı takdirde LG'nin bu parayı kendilerine ödeme arzusunda olmadığını gördüklerini söylemişti.
Uzun yıllardır ekonomi gazeteciliği yapan biri olarak, Türkiye pazarında bu tarz gelişmelerin sıklıkla yaşandığını söyleyebilirim. Yabancı şirketlerle olan ortaklıklarda, bir gün yabancı şirket, yerel ortağının aradan çıkmasını ve yüzde 100 pazarda kendisi yer almak istiyor ve şu anda adını sayamayacağım kadar çok şirket de bu süreçten geçti. Ancak ilk kez yerli şirketin mücadele ettiğine, bu durumu kabul etmediğine ve yıllar sürecek olsa bile dava açmaktan çekinmediğine tanık oluyorum. Birçok bildiğim şirkette genelde anlaşma yoluna gidildi, çünkü yerli şirket sahip olduğu diğer markalara mahkeme süreci nedeniyle zarar vermek istemedi.