Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Bir başörtülü kadın size bira ısmarlayabilir mi?

Geçtiğimiz hafta içi Başmüzakereci Egemen Bağış'ın himayesinde Avrupa Parlamentosu'na çıkarma yapan Bilfen'li çocukları izlemek üzere Brüksel'deydim. Organizasyonun davetlilerinden biri de Türk asıllı Belçikalı siyasetçi Mahinur Özdemir'di. Çocukların gerçekleştirdiği sunum sonrası verilen resepsiyonda ayaküstü sohbet etme imkânı buldum Özdemir'le. Ancak sohbet yeterli gelmeyince bir öğlen yemeği için randevu istedim. Elbette ki uzun soluklu bir sohbet daha keyifli olacaktı ancak neye yalan söyleyeyim benim asıl niyetim o değildi!
Niyetim aynı organizasyon için Brüksel'e birlikte hareket ettiğimiz diğer kadın meslektaşlarımla da bir hal çaresini bulup onu tanıştırmaktı.
Türkiye'de özellikle başörtüsü ve siyaset konusuna ilgisi olan, bu konuda yazıp çizen gazetecilerin Avrupa'nın ilk başörtülü milletvekili unvanına sahip olan Özdemir'i yakından tanımalarını sağlamaktı.
Çünkü Mahinur Özdemir, yaşam tarzı, siyasete yaklaşımları ve sosyal ilişkilerinde kullandığı barışçıl dille başörtüsü konusunda ufacık bir önyargısı bile olanı alt üst edecek kadar pozitif bir şahsiyetti!
Ve nitekim, kendisini yakından tanıyan her bireye, "Bir insan başörtülü olabilir ama pekala şahane bir modern de!" dedirten Özdemir'le buluşmamızın sonunda anlaşıldı ki ben kesinlikle yanılmamışım!
Buluşacağımız enstrüman müzesinin çatısındaki restorana ben ve Serpil Yılmaz yarım saat kadar gecikmeli vardık. Vardığımızda ise kendisini bizim ekiple kopkoyu bir sohbetin içinde bulduk. Arkadaşlar yemek siparişlerini vermiş, Brüksel'in o meşhur vişneli birasını yudumlamaya başlamışlardı bile. Basbayağı şurup görüntüsü veren biranın pek tat vereceği umudunu taşımayan bendenize ısrarla, "Denemelisiniz Sevilay Hanım. Çünkü bu bira Brüksel için çok özel bir biradır ve inanın içenler çok hoş bir tadı olduğunu söyler" şeklinde tavsiyede bulununca Habertürk'te hafta sonları bir program hazırlayıp sunan Oylum Talu esprili bir dille şöyle bir tepki gösterdi:
"İnanamıyorum yahu! Bir başörtülü nasıl böyle bir tavsiyede bulunabilir?"
Haklıydı Oylum. Zira bizim ülkemizde hiç de alışık olmadığımız bir profildi Mahinur Özdemir. İsim vermek istemiyorum ama ben yine çok yakından tanıdığım bir başörtülü gazeteci arkadaşımın, "Alkol satan bir yerden su bile almam!" bir başkasının ise, "Yemek yediğim masada eğer birileri alkol alıyorsa o masada bir saniye bile oturmam" dediğine şahidim.
Şimdi bazılarınız, "Canım alkollü masaya oturmaz oturmaz! Ya da şarap satan bir dükkândan gidip su almaz! Bundan sana ne kardeşim! Bu sadece onun bireysel tasarrufu!" diyebilir.
Diyebilirler ama ben de bunu diyenlere katılmadığımı ve bu yaklaşımın son derece problemli bir yaklaşım olduğunu söylerim cevaben.
Çünkü bu yaklaşım direkt olmasa da dolaylı olarak karşı tarafın yaşam tarzına müdahale anlamı taşır.
Düşünsenize. Bir başörtülü gazeteci bir iş yemeğine davetli. Ve o yemekte birileri alkol almak istiyor. Ama biliyorlar ki alkol alınması durumunda o başörtülü arkadaş bu durumdan rahatsız olup o masadan kalkacak.
Kim, hangi meslektaşı ister ki böyle tatsız bir durumun yaşanmasını?
Biliyorum şimdi bir kısım muhafazakâr özellikle bir kısım başörtülü bana kızacak, kırılacak ama ben bunu yazmak zorundayım.
Ayrıca mesele sadece alkol falan değil.
Asıl mesele toplumsal uzlaşma!
Bakın bu uzlaşmanın sağlanabilmesi için tek bir yol var.
O da bütün önyargıların tümden yok olması.
Mahinur Özdemir Avrupa'nın göbeğinde siyaset yaparken kimlerle bir arada olduğunun farkında olarak yaklaşıyor hayata. Alkol alanlarla, eşcinsellerle aynı masalara oturmak zorunda olduğunu biliyor. Ve bu bilinçle hayata hep modern pencereden bakıyor. Ayrıca en önemlisi o başörtülü olduğu için siyaseti sadece başörtüsü meselesinden ibaret görmüyor. Onun için enerji politikaları, ayrımcılık, işçi hakları, eşit haklar sorunları çok daha öncelikli. Diyor ki mesela; "Türkiye'de bu konuda mücadele veren arkadaşlarımın çabaları takdire şayan ama bazı zamanlar beni şaşırtıyorlar. Çünkü bence başörtüsünden çok daha öncelikli sorunlar var. Elbette bu konuda mücadele vermeye devam etmeliler ama bunun yanı sıra diğer problemli alanlarda da kendilerini göstermeliler. Ben onları kadın derneklerinin şiddet, töre cinayetleri konusundaki çalışmalarının içinde de görmek istiyorum. Varlar ama ne yazık ki az sayıdalar! Bu üzücü bir durum benim baktığım yerden..."
Ve inanın böyle dediği için de Mahinur Özdemir yüreklerde kocaman kocaman yer açıyor kendisine. Birlikte çalıştığı bütün Avrupalı siyasiler onun o mücadeleci ve çağdaş ruhuna hayran.
Boşuna demiyor demek ki üyesi olduğu partinin Genel Başkanı; "Keşke senden 5 tane daha olsa! Bu ülkede o zaman problemli alan kalmaz Mahinur!"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA