Sene 1982... Aylardan temmuz... Hükümetten (Bülend Ulusu hükümeti) 3 istifa oluyor... Başbakan Yardımcısı Turgut Özal, Maliye Bakanı Kaya Erdem, İmar ve İskan Bakanı Şerif Tüten.
Turgut beyin kafasında "parti kurmak" var.
"Birkaç kişi" İstanbul'da bir araya geliyorlar.
İçlerinde Korkut Özal'ın apartman komşusu olan "Yardımcı Doçent" İrfan Gündüz de var.
Özal herkese tek, tek soruyor:
- Ne yapalım?
***
Yardımcı Doçent İrfan Gündüz'ün "ne yapalım" sorusuna yanıtı:
- Efendim, herkesi kucaklayan bir parti kurun... Her partiden, ılımlı isimleri alın.
Özal "aferin" diyor:
- Ben de aynen öyle düşünüyorum... Bu partide sen de olacaksın.
- Efendim, daha çok gencim... Doçent olmak, profesör olmak istiyorum... Beni affedin.
***
Sene 2001... Aylardan ağustos.
Bu defa soruyu soran Recep Tayyip Erdoğan:
- Kimlerle kuralım? "Yardımcı Doçent" artık "Profesör"dür.
"Özal'a söylediğini" tekrarlıyor:
- Herkesi kucaklayalım.
"Herkes"in içinde Erkan Mumcu da var, Mehmet Dülger de.
Köksal Toptan da var, Kürşad Tüzmen de.
Merhum Vali Recep Yazıcıoğlu da var, işadamı Abdullah Kiğılı da.
Vali Yazıcıoğlu "valiliği bırakamıyor."
Kiğılı "işlerim yoğun" diyor.
***
Sene 2002... Tarih 3 Kasım.
AKP'nin sandıktan tek başına çıktığı gece, bir Mercedes son hızla İstanbul'dan Ankara'ya gidiyor.
Yolda, polis durduruyor:
- 217 kilometre hızla radara yakalandınız... Ceza yazacağım... Aceleniz mi var?.. Nedir bu sürat?
"Sürücü koltuğundaki kişi" yanıt veriyor:
- Benim acelem yok... Ama otomobilde, acelesi olanlar var.
Polis, otomobilin içine bakıyor.
Recep Tayyip Erdoğan ile Abdülkadir Aksu'yu görünce, selam veriyor:
- Devam edebilirsiniz.
Tayyip bey "hayır" diyor:
- Memur bey... Otomobili kullanan benim şoförüm değil... Prof. İrfan Gündüz... Cezayı lütfen yazınız.
***
İşte o gece "hızlı Ankara yolculuğunda" Tayyip bey "iki şeyi" söylüyor:
1. Oyumuz yüzde 36-37 ama... Milletin yüzde yüzünü kucaklamak zorundayız.
2. Üç "Y"nin sırtını yere getirmeliyiz... Yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar.
***
Ve tarih 17 Şubat 2005.
Meclis'te AKP Grup Başkanvekili, İstanbul milletvekili Prof. Dr. İrfan Gündüz ile öğle yemeği yiyoruz.
"Civar masalarda" konuşulan konu:
- Erkan Mumcu'nun istifası... Mumcu ne yapar?..
Meclis'in "kulislerinde" konuşulan konu da aynı. Tabii İrfan Hoca'ya "bu konuyu" soran, sorana. Prof. Gündüz'ün yanıtı ise "farklı telden" oluyor:
- Ana sorun ne şu, ne bu... Ne de Erkan beyin istifası.
- Ana sorun nedir?
- Aş ve iş... Üç "Y"nin sırtının yere serilmesi.
***
Prof. Gündüz:
- Enflasyon düşüyor. Ekonomik göstergeler iyi. Kalkınma hızı yükseliyor. Ama düzelme aile reisinin cüzdanına, ev kadınının mutfağına yeterince yansımış değil. Sorun istifadan ziyade, bu.
Mumcu'nun istifasını önemsiyoruz. Ama Tayyip beyin seslendirdiği "3 Y"yi daha çok önemsiyoruz.
Prof. Gündüz'ün vurguladığı "mutfak sorununu da."