Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Ömür de biter, İstanbul da...

İZ TV'ye her yıl boşuna uluslararası belgesel ödülleri yağmıyor. Zira hemen her yapımlarında özen, disiplin ve yaratıcılık var.
Son zamanlarda bu kanaldaki favori programım ise Ömür Biter İstanbul Bitmez...
Bir İstanbul aşığı olarak, yeni şehir rehberim; iki tatlı ihtiyar. (Umarım bu tabirime alınmazlar) Tarihçi Rüknü Özkök ve edebiyatçı Eray Canberk her bölümde şehri adımlıyorlar. Gezerken de hem bilgi ve araştırmalarını, hem de yaşanmış tecrübelerini izleyici ile paylaşıyorlar.
Onların sayesinde bazen önünden geçerken hiç fark etmediğimiz 300 yıllık bir çınar dile geliyor, bazen tarihi bir çeşmenin tıslayan musluğu neler görüp geçirdiğini kulaklarımıza fısıldıyor. Bu şehri kitaplardan değil, 'hatiplerden' öğrenmek çok daha keyifli...
Ama ne yalan söyleyeyim, yaklaşık yarım yüzyıllık bir İstanbullu olarak onları izlerken bazen içim eziliyor. Örneğin, son programda Yenikapı sahilinde dolaşıyorlardı. Ne odun depolarının o kendine özgü kokusu kalmıştı, ne tarihi Çakıl Gazinosu... Dahası, bizim ihtiyarlar oturup bir sıcak çay eşliğinde soluklanacakları, denizi gören bir çay gazinosu bile bulamadılar. Nefes nefese bir banka ilişmek zorunda kaldılar.
Oysa birkaç dakika önce en yaşlı hemşehrilerini ziyaret etmişlerdi. Marmaray kazıları sırasında ortaya çıkarılmış en eski İstanbullu'nun (8 bin 500 yaşında) bulunduğu mezardaki iskelet ne kadar da huzurlu görünüyordu. Özkök ve Canberk gibi ben de tereddütte kaldım. Acaba 8 bin 500 yaşındaki İstanbullu mu daha şanslıydı, yoksa bizler mi... Evet, programın adı Ömür Biter İstanbul Bitmez ama galiba bizim bildiğimiz İstanbul yıllar önce bitmiş!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA