Muhtemelen sizler bu yazıyı okuduğunuzda Büyükşehir Belediye Başkanı
Mustafa Akaydın meclisten
97 milyon liralık borçlanma yetkisini almış olacak.
Muhtemelen diyorum; çünkü yazının belirli bir saatte gazeteye verilmesi gerekiyor, bu da meclis toplantısının sonunu bekleyemeyeceğim anlamına geliyor.
Belediye başkanlarının, zaman zaman yatırımların sürmesi ve yeni projelerin hayata geçirilmesi için meclisten borçlanma yetkisi almaları doğaldır.
Buna karşı değiliz.
Ancak, konunun muhatabı
Mustafa Akaydın olunca durup bir düşünmek lazım.
Çünkü göreve başladığı dört yıl içerisinde dördüncü kez borçlanma yetkisini alacak olan Akaydın, yine bildiğini okuyacak.
***
Dikkat edin her borçlanma talebinde
işçi alacakları öne sürüldü. Bu kez de aynısı olacak.
Akaydın yetkiyi alacak ve krediyi istediği gibi kullanacak.
Bakmayın siz MHP Grup Sözcüsü
Reşat Oktay'ın "18 milyon lirayı bulan emekçilerin alacaklarının ödenmesi yıllık 38 milyon lirayı bulan faiz alacaklarının azaltılabilmesi için
sorumlu bir muhalefet anlayışı içerisinde hareket edeceğiz" sözlerine… Bugüne kadar mecliste Akaydın'a
payanda olan MHP'nin aynı söylemi yinelemekten başka bir şey yaptığı yok.
Akaydın'ın daha önce borçlanma yetkisini aldığı meclis toplantılarında da Reşat Oktay sözü dolaştırıp,
"İşçi alacakları ödemeniz kaydıyla bu talebinize olumlu oy kullanacağız" diyordu.
***
Dün de konu ile ilgili aynı tavrı sergileyeceğini günler öncesinden belirtti.
Bu kez biraz daha ses getirsin diye işçi alacaklarının ödenmesine yönelik
şart koşacaklarını öne sürdü.
İddialı konuştu.
MHP Grubu ve Oktay ne kadar bastırsalar da Akaydın'ın 18 milyon liranın tamamını
ödenmeyeceğini önümüzdeki günlerde hep beraber göreceğiz.
İnşallah ben yanılırım
ve Oktay'dan özür dilemek zorunda kalırım ve o işçiler de alacaklarının tamamına kavuşur.
Üzerinde durulması gereken husus ve kanaatim şudur; MHP'li Grup Sözcüsü Reşat Oktay, Akaydın'ın tüm alacakları ödemeyeceğini bile bile, neden böyle bir açıklama yapmaya gerek duydu?
Acaba dört yıldır Akaydın'ın işçi alacaklarını öne sürerek meclisten aldığı borçlanma yetkilerinde hep evet oyu verip, sonra da böyle bir şey gerçekleşmeyince
kandırıldığını mı düşündü ki bir tür
günah çıkarma ihtiyacını mı hissetti?