İstanbul'da Kalamış sahilinde, denizi sağ yanınıza alıp, yürürken tam marinanın önünde başınızı sola çevirirseniz, dört katlı bir apartmanın bahçesinde küçük bir sera çarpar gözünüze... Tabii çiçeklere meraklıysanız. Yoksa siz de “Ben çiçek yetiştiremem, kuruturum, ama annem bakar,” diyerek, başından savanlardansanız, ne o bahçe ne de sera ilginizi çeker. Eğer çiçeklere ve kaktüslere meraklıysanız, üstelik sizin gibi bu merakını başkalarıyla paylaşmayı seven biriyle tanışmak isterseniz, Buket Işın’ı, Petites Fleur adını verdiği minik çiçekevinde bulabilirsiniz. Belki dünyanın en küçük serası da olan Petites Fleur, Işın’ın evinin bahçesinde, salonunun tam da yanına kurulu. Yani çiçeklerini evinin salonundan gözlemesi mümkün... Seranın küçüklüğüne bakıp, karar vermek ise doğru olmaz. Çünkü içeride yalnız çeşit çeşit kaktüs ve sukkulent (dikensiz kaktüs) değil, gardenyadan yasemine kadar pek çok çeşitte çiçek bulunuyor.
BİRİYLE ÜÇ SAAT SOHBET EDEMEM
Amerika’da grafik eğitimi alıp, 1986’da Türkiye’ye dönen Buket Hanım, kısa bir süre grafik işinde çalışmış ama bu sektörün ona göre olmadığını anlayıp, ticarete atılmış. 20 yıl çalıştıktan sonra da emekli olmuş ve eşiyle taşındıkları yeni evlerinde işe bahçelerinden başlamış. Harap haldeki bahçeye çeşitli ağaçlar, rengârenk çiçekler, güller ekmiş. Evinin içi, çiçek bahçesi gibi olup, sığamayınca bu merakını küçük bir çiçekevi açıp paylaşmaya karar vermiş. Yaklaşık bir yıldır, her sabah güne çiçekevine gelip, çiçekleriyle konuşarak başlıyor. Bundan aldığı mutluluğu ise kendisinden dinleyelim: “Emekliliğimde kendime güzel bir şey yapmak istedim. Her sabah buraya inerek bütün çiçeklerle tek tek ilgileniyorum, sularını veriyorum. Bu bana büyük bir mutluluk veriyor. En önemlisi de buraya gelen çiçekseverlerle en azından 15’er dakika sosyalleşebiliyorum. Çünkü emekliyim ve arkadaşlarım karşı yakada yaşıyor. Yaş ilerledikten sonra uzun uzun sosyalleşmek de istemiyor insan. Üç saat birisiyle sohbet edecek kapasitede görmüyorum kendimi. Ama çiçek meraklılarıyla kısa da olsa sohbet ediyoruz, hatta çay, kahve seanslarımız oluyor.”
RADYASYON KAKTÜSE YÖNLENİYOR
Işın, kaktüs, sukkulent ve diğer çiçeklerin hepsini kataloglardan seçip, Hollanda’dan ithal ediyor. “Neden öncelikle kaktüs?” diye sorarsınız, Işın bu özel sevgisini de hemen anlatıyor: “Benim kaktüse özel bir sevgim ve ilgim var, dayanamıyorum, gördükçe topluyorum. Yıllarca evimde hep kaktüs yetiştirdim. Bakımlarıyla ilgili araştırmalar yaptım. Beş yıl önce de internette radyasyonu topladığı ve bizi zararlı etkilerinden koruduğu şeklinde bir yararını keşfettim. Ben de denemeye başladım. Bilgisayarımın yanına ayda bir değiştirmek üzere bir dikenli kaktüs koyuyorum. Kaktüsler büyümeye ve boyları uzamaya başladı. Radyasyonun böylece bize zarar vermediğini, kaktüslere gittiğini fark ettim. Ben buna ‘radyasyon kaktüse yönleniyor’ diyorum...”