Artık
tanışmanın yeni rutini, Facebook üzerinden birbirini eklemek. Yeni eklediğiniz kişinin çemberine girince ilk yapılan şey, fotoğraflarına bakmak. Sosyal ağlarda paylaştığımız her şey bizi gerçek hayatta gölgemiz gibi, nereye gidersek takip ediyor. Gerçek hayatta Facebook'taki kadar duygusal, Instagram'daki kadar romantik ve Twitter'daki kadar sinirli bir insan olmayabilirsiniz. Ancak paylaştığınız her fotoğraf veya beğendiğiniz her söz sizinle ilgili bir ipucu veriyor. Facebook'ta paylaştıklarınızla son derece mutlu, sürekli eğlenceden eğlenceye koşan, Twitter'da herkese öfke ve nefret kusan biri olarak görünmek bugün olmasa da yarın sizi rahatsız edebilir.
FOTOĞRAF İÇİN İZİN ALINMALI
Geçtiğimiz yıl Facebook, gelen talep üzerine, kullanıcılara geçmişi silme hakkını gönülsüzce tanıdı. Ancak buna rağmen geçmişin tamamen silindiğini söylemek zor. Bir önceki gece samimi arkadaşlarınızla çekilen fotoğrafı, iş arkadaşlarınız pek de hoş karşılamayabilir. Siz gizlilik ayarlarını doğru kullansanız bile arkadaşlarınız aynı özeni göstermeyebiliyor. Sonuçta yeni sosyal ağlar, mahremiyet ve alışkanlıklar açısından yeni davranışların gelişmesine neden oluyor. Paylaşılan fotoğraflar konusunda izin almak gerektiğini pek çok kişi yeni tecrübe ediyor.
ROMANTİZM DORUKTA
Gün batımı fotoğrafları, doğum günü, mezuniyet, düğün dernek derken Instagram'da paylaşılan video ve fotoğraflar eğlenceli bir yaşam sürdüğünüz izlenimi yaratabilir. Sık çekilen gün batımı ve hayvan fotoğrafları, o kişinin hayvan hakları savunucusu veya romantik biri olduğunu düşündürtebilir. Çoğu kimse çirkin, üzgün ve ağlamaklı fotoğlarını paylaşmak istemez. Bu yüzden paylaşılan her şeyi bir kez daha düşünmek gerekiyor.
HANGİSİNE İNANMALI?
Türkiye'de biz Twitter'ı kendi meşrebimizce kullanırken kibarlık şöyle dursun, abartılı bir öfke ve nefret içindeyiz. Hele hele takma isim altında düşüncesini açıklayan kimi kullanıcılar için durum çok tuhaf. Çünkü takma isimle gerçek düşüncelerini ifade ederken, gerçek isimleriyle açtıkları kullanıcı hesaplarında maske takarak konuşmayı tercih edebiliyorlar.