Sık sık iş seyahatleri nedeniyle gittiğim ama pek bir şey göremeden döndüğüm İstanbul'a bu defa turist olarak yolum düştü. Çocukluğumun bir bölümünün geçtiği Megakent'in altını üstüne getirdim bu kez, hem de deneyimli bir rehber eşliğinde... Trafiği ve karmaşası bir yana tam bir rüyalar alemi, bunu bir kez daha anladım. Saraylarına, camilerine, müzelerine, surlarına, Kapalı Çarşısı'na, Kız Kulesi'ne, nefes kesen güzellikteki Boğaziçi'ne, Çamlıca ve Pierre Loti tepelerine tüm dünya hayran. Yılda 10 milyona yakın yabancı turist boşuna gelmiyor. Bu son ziyaretimde ise beni etkileyen iki şey daha oldu. Birincisi peyzaj düzenlemeleri... Belediye ekipleri, İstanbul'u tablo gibi işlemiş. Her yerde rengarenk laleler, hercai menekşeler ve sümbüller var. Yol kenarları, yeşil alanlar, sahiller, hatta ara sokaklar bile sanat eserinden farksız. Yemyeşil çimlerin arasındaki bu renk cümbüşü karşısında insan gözünü alamıyor, çiçek kokuları da karışınca İstanbul daha da büyüleyici hale dönüşüyor. Böylesini yurtdışında bile görmedim, o koca şehri çiçek bahçesine dönüştürenlerin ellerine sağlık. Gelelim diğerine...
BİZİM KENTE ÇOK YAKIŞIR
İzmir'e dev bir akvaryum kurulması için yıllar önce ilk yazımı yazmıştım. O zaman ülkemizde hiç örneği yoktu, temennim, İzmir'in bir ilke imza atması, turizmde adını duyurmasıydı. Fakat olmadı, bugüne dek sadece konuşuldu. İzmir'in yapamadığını ise İstanbul yaptı, hem de iki tane birden... Florya'dakini gezdim. 22 bin metrekarelik 2 katlı akvaryumda bin 500 türde 15 bin deniz ve kara canlısı var. Antarktika'dan tropik denizlere, okyanuslardan yağmur ormanlarındaki nehirlere ve göllere suyun olduğu her yere alıp götürüyor. Köpek balıkları, dev vatozlar ve rengarenk balıklar yanı başınızdan geçtikçe, insan da kendinden geçiyor. Ancak belgesellerde görebileceğiniz o canlılara bu kadar yakın olmak tek kelimeyle müthiş. Ama ben ümidimi kesmedim, İzmir için ısrarlı ve kararlıyım. Böyle bir akvaryum, antik liman sahibi, deniz şehri İzmir'e de yakışır. Bir zamanlar Pasaport'taki tarihi mendirekler civarları düşünülmüştü. Denizaltında yapılacak dev bir akvaryum çok şey kazandırır. Hepsi bir yana, İzmirli çocuklar da böyle bir ayrıcalığı ve unutulmaz deneyimi yaşamış olur. İstanbul'daki o akvaryumu gezen küçükleri görünce,
"Darısı tüm çocukların başına" dedim. Dilerim olur...