- Yarışıyorsunuz o işin başına geçiyorsunuz, radyo dinlemeyi seviyorsunuz radyo kuruyorsunuz...
- Dünya Şampiyonası'nda yarışıyordum go-kart'ta. Türkiye'ye geldiğimde 'Tamam,' dedim. Formula'ya geçme aşamasındaydım, ama Türkiye'de böyle bir şansım yoktu. Ben bu zevki tattım, 'Başkalarıyla paylaşmam lazım,' dedim. Çünkü seçim yapmak zorundaydım, Türkiye'ye geliyorum, babam yarıştığımı bile bilmiyor. O zamanlar böyle bir şey anlatmak bile çok zordu. Ben paylaşmak istedim bunu. O sırada üniversiteler arası kayak takımındaydım, bunu da paylaşmak istedim. Burada ne şekilde kayak yaptıklarını görünce doğrusunu anlatmak istiyorsunuz. Radyoculuk da böyle, ben iyi müzik dinlemesini seviyordum. İnsanlar da dinlesin istedim.
- Kaç parçaya bölünüyorsunuz bu şartlar altında?
- Çoookk.. Ama çok iyi bir ekibimiz var. Uzun zamandır yapılanma içindeydik. Babam vefatından önce, sekiz-on senedir bana bırakmıştı işleri. Bu binanın (Vakko'nun Nakkaştepe'deki merkez binası) yapımı, kriz derken birçok parçaya bölündüm. Yapılanmayla çok genç bir ekip geldi. Eskiyi muhafaza edip etrafındaki tüm kabuğu değiştirdiğimiz için çok daha çabuk kararlar alıp büyüdük.