Cem Yılmaz evlendi, Cansu Dere'nin de hayatı bitti.
Bunu ben söylemiyorum. Asla da söylemem.
Ama ne yazık ki bunu hemcinslerimiz söylüyor.
Söz, Cem Yılmaz'ın evliliğinden açılınca; Cansu Dere için "Vah vah, çok üzülmüştür" diyorlar.
"Üzgün olduğunu nereden biliyorsunuz. Bir yerlerde bu konuyla ilgili bir konuşmasını mı duydunuz?" diyorum, yanıt yok.
Ne tuhaf değil mi? Terk edilmek ve bir ilişkiyle ilgili acıyı yaşayan taraf olmak, kadınların genetik kodlarına işlenmiş sanki. Ve buna en çok inanan da kadınlar.

AHU GALİP, CANSU MAĞLUP MU?
Kimse Cansu Dere'nin mutlu olabileceğini, ilişkiden onun gitmiş olabileceğini, her şeyi ardında bırakıp kendisine yeni bir hayat kurduğunu düşünmüyor ya da düşünmek bile istemiyor. Kimse öyle bir ihtimalin varlığını bile kabullenmiyor. (İlişkinin niye bittiğini bilmiyoruz üstelik.)
Kadınlar hayatı bir erkek üzerinden yürütülen savaş gibi algılıyor. Bu yolda sanki Ahu Yağtu galip, Cansu Dere mağlup!
Kadına şiddet bu kadar gündemimizdeyken, bu konuda toplum duyarlılığını artırmak için art arda kampanyalar düzenlenirken, biz gözümüzün önündeki insana günlerdir en büyük şiddeti uyguluyoruz.
Ki buna medya da dahil. 'Ezik kadın' olarak gördüğümüz kıza günlerdir aynı acayip soruları soruyoruz. İyi de nereye kadar?