Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNCEL ÖZİÇER

Sevdim seni zeytin ağacı

Benim dillere destan üşengeçliğim, bu tür davetlere katılmama genelde engel olur ama işin içinde zeytin-zeytinyağı olunca Ayvalık Zeytin Hasatı Şenliği'ne besili bir peri kızı gibi uça uça gittim.
İyi ki gelmişim; umduğumdan fazlasını buldum.
Şu zeytin ne mucizevi bir ağaçtır yahu! Bu hafta sonu ellerimle zeytin topladım; o dallara, yapraklara dokundum. Zeytin ağacının gölgesinin altında, ekmeğimi yağına banıp meyvesini yedim.

KENDİM ÜRETTİM!
Ve şunu söyleyebilirim ki; son zamanlarda kendimi hiç bugün olduğu kadar iyi hissetmemiştim.
Cumartesi sabahı Anadolu Grup'un kahvaltısında Ayvalıklı Muhtar Kent, dedesi Sezai Ömer Madra'nın bir sözünü iletti. "Zeytin ağacının olduğu yerde üç şey vardır" dermiş dede Madran:
Barış, refah, kültür...
Tüm hafta sonu zeytinle haşır neşir olan biri olarak diyebilirim ki; neşe de vardır, huzur da...
Bir de kıymet bilmeyi öğrenmek vardır.
Bundan sonra ne tabakta kalan son zeytini tekrar kabına koymaya üşenip çöpe atarım, ne de şişenin içinde kalmış bir-iki damla zeytinyağını "Amaan ne olacak!" deyip dökerim... Çünkü o meşakkatli yolları, bizzat kendim deneyimleyerek öğrendim.
O canımın içi zeytincikleri tek tek elimle topladım, sonra bir güzel sıktırdım, hoop hemen oracıkta şişelenmesini izledim.
Artık Komili etiketli ama aslında benim üretimim olan bir şişe erken hasat yağım var.
Bu arada bir zeytinyağı degüstasyonuna da katılıp bu işin inceliklerini öğrendim.

BİRAZ ACI OLACAK
İyi zeytinyağı dediğin şöyle olurmuş:
Koklayınca aroması çimen gibi, yeşil meyve gibi olacak. Mis olacak mis!
Rengi ne olursa olsun fark etmez. (Bu parametre hiç önemli değilmiş bak! Açık da olabilirmiş, koyu da, hatta bulanık da... Ama tabii dibinde kötü görünümlü çamur birikintisi gibi olmayacakmış.)
Ağızda ve genizde yakıcı bir tat bırakacak.
Biraz acı olacak.
Saklarken ısıya ve ışığa maruz kalmayacak.

TÜKETİM AZ
Bu arada Ege'de doğan ve yaşayan biri olarak zannediyordum ki; herkes bizim gibi tüm yemeklerini zeytinyağıyla pişiriyor.
Neredee!
Türkiye'de kişi başı yıllık zeytinyağı tüketimi 1.8 litre imiş. Bu rakam, tahmin edin İspanya'da ne kadar; tam 30 litre!
Ama rekor İspanyollar'da da değil. Yunanlılar, anladığım kadarıyla su yerine de zeytinyağı içiyor çünkü kişi başı yıllık tüketimleri tam 60 litre!
Meğer genel olarak Türk insanı zeytinyağını sadece soğuk olarak, yani salatalarda ve mezelerde kullanırmış.
Sıcak yemeklerde, kızartmalarda kullanılmaz gibi bir inanç varmış.
Her tür yemeği önce riviera tipi zeytinyağı ile pişirip sonra da üzerine sızma zeytinyağı gezdiren biri olarak; içinizde bu inançta olanlar varsa, çok şey kaçırıyorsunuz diyebilirim. (Bu pişirme usulü Giritliler'e özgüdür bu arada.) Yaşlanınca kendi içine tohum atıp içinden yeni bir hayat çıkaran, bu yüzden bir diğer adı da 'ölümsüz ağaç' olan, yüzlerce, hatta binlerce yıl ayakta kalan, besleyen, yıkayan, paklayan, ısıtan bu arkadaşın karşısında saygıyla eğilmek lazım derim ben.
Bir de keyfine düşkün kerata!
Bu yüzden tarih boyunca insanlık; yaşamak ve yerleşmek için hep zeytin ağacını takip etmiş ya!

MUCİZELER AĞACI
Zeytin ağacının olduğu yerde nem dengeli, sıcaklık ise kararında olurmuş.
Öyle çok soğuk olmaz, kışın havada don mon görülmezmiş.
Kısacası, zeytin ağacı ılıman iklim sever ve zora gelmezmiş.
Zeytin üzerine daha neler neler anlatılır ama benim yerim yetmez. Lafın özü; bence hem diyetisyenlere, hem de Ege'ye biraz kulak veriniz ve zeytinyağına hak ettiği itibarı gösteriniz.
Siz ona bir adım atın, o size mucize yağdıracak, göreceksiniz...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA