WASHINGTON - İsrail Devlet Başkanı Benyamin Netahyahu'nun, Obama yönetimiyle İran konusunda kamuoyu önünde beklenmedik bir tartışmaya girmesinin ardından, Netanyahu'nun Washington'daki temsilcisi Michael B. Oren, buradaki herkese sesini duyurmak için tüm iletişim kanallarını kullanmaya başladı. Olası hasarı kontrol altına alabilmek için ABD Kongresi'nin yolunu tuttu. İsrail'in Tahran'a karşı çıkma nedenini anlatabilmek için gazetecilerle saatler geçirdi. Başkan Yardımcısı Joseph R. Biden'in evinde verilen Rosh Hashana (Yahudiler'in yılbaşı) partisine katıldı ve Beyaz Saray personel müdürü dâhil yüzlerce kişiyi evinde ağırladı. Aslında bu, bir İsrail Büyükelçisi'nin normalde yapması gereken şeyler. Ancak New Jersey doğumlu Oren'inişi normalden çok zor. O, Beyaz Saray'ı kızdırmış bir başbakanın temsilcisi. Oren'in halen yakın arkadaşı olan, üniversiteden ev arkadaşı ve Foreign Policy Group'un Genel Başkanı David J. Rothkopf, "Birbirilerine muhalefet yapacak şekilde konumlanan ancak karşıt görüşte olduklarını bir türlü kabul etmeyen iki yönetim arasındaki iletişimi sağlamak onun görevi olduğu için işi çok zor" diyor. Netanyahu'nun İran'ın nükleer programını kapsamında Amerika'nın müdahalesini gerektirebilecek "kırmızı çizgiler" belirlemeyi reddettiği için Obama yönetimini sert bir şekilde eleştirdiği günün ardından, zor bir gün geçirip geçirmediği sorulduğunda, adeta bir zombi gibi, "Hayır" dedi. Yoğun bir şekilde korunan İsrail Büyükelçi l iği'ndeki masasında otururken, yüzündeki ifadeden hiçbir şey anlaşılmıyor. "Zor bir gün nasıl olur, size söyleyeyim mi? İsrail'in güneyindeki bir şehre füzelerin düştüğü günler zordur. Kitle imha silahlarının yanlış ellere geçmesinden, yüzlerce hayatın tehdit altında olmasından endişelendiğiniz günler zordur" diyor. Arkadaşları 57 yaşındaki Oren'in, Netanyahu'nun İran'la ilgili endişelerini paylaştığını söylüyor. "Bizi yok etmek istediklerini açıkladıklarında, sabırla bekledik. Hem de her gün. Bu, uzun bir bekleyiş oldu" diyor. Eşinin ve biri İsrail ordusunda görevli olan üç çocuğunun fotoğraflarını gösteriyor. "İstediğimiz son şey savaş. Sorumluluklarımızdan biri de savaşı önlemeye çalışmaktır. İran tehlikesinin boyutuyla ilgili uluslararası çapta farkındalık yaratarak savaşın önüne geçebilirsek, sorumluluğumuzu yerine getirmiş oluruz" diyor. Netanyahu'ya göre İranlılar nükleer bomba yapmaya o kadar yakın ki, İsrail yakında İran'ı durduramayacak konuma gelecek. Ancak ABD, İran'ın adımlarını tespit edebileceğini ve bu noktayı geçmesini engelleyebileceğini iddia ediyor. Oren'in rolü, Netanyahu'nun Washington'la i lgi l i görüşlerini şekillendirip, onları iletmek. Özgeçmişi bunu yapmaya elverişli. New Jersey'de muhafazakâr bir Yahudi ailesinde yetişen Oren, 15 yaşında bir İsrail'de bir tarım kolektifinde (kibutz) çalıştı. Princeton ve Columbia üniversitelerinde eğitim gördü. İsrail'e gidip orduda görev aldı. Biri 1967 savaşı, biri de Amerika'nın Ortadoğu'yla olan çalkantılı ilişkisiyle ilgili, son derece kabul gören iki tarih kitabı yazdı. Üç yıl önce büyükelçi olarak atandı ve bu görevi yapabilmek için Amerikan vatandaşlığından vazgeçti. Netanyahu'nun blöf mü yaptığı yoksa bu sonbaharda İsrai l'in İran'a saldırmasını mı emredeceği sorulduğunda, Oren, "Bu konuda bilgi sahibi değilim" diye cevap veriyor. Tarih sahnesindeki bu endişe verici dönemin onu nasıl yaşlandırdığıyla ilgili espri yapıyor. "32 yaşında gibiydim. Ama üç yılın ardından bu hale geldim" diyor.