Bugün devrim diye baktığımız, hakkında konuştuğumuz, yenilik, cesaret sandığımız pek çok şeyi ilk Yves Saint Laurent gerçekleştirdi. Kendi döneminde kadına koyulan sert kuralları birer birer yıktı, zamanın yeni yeşeren akımı feminizme sonsuz hizmetlerde bulundu. Onlarca yıl önce onun peşine takılan kadınlar sayesinde birçok tabu yıkıldı. Bir rivayete göre, Yves Saint Laurent kıyafetleri içindeki pek çok kadın Londra ve New York'ta otel ve restoranlara alınmadı.
Laurent algılarımızı değiştiren maskülen feminenliğin temellerini 50'li yıllarda attı. Yves'in kadınlarına 1990'lardaki gibi zorla kravat takılmamıştı ya da o kadınlar, 1950'nin dar döpiyeslerinin içine sıkıştırılmamıştı. Onlar kadınlıklarından zerre kadar eksilmemiş kadınlardı. İşte tam da bu yüzden salt yetenekten ibaret akranlarının koleksiyonları, sansasyonları, hatta ölümleri bile kısa zamanda eskirken, Yves Saint Laurent gibi ideal bir meslek hayatı ve pek de erken sayılamayacak ölümü olan bir modacı vefatının ardından yıllar geçmesine rağmen konuşuluyor, hatırlanıyor ve değer görüyor.
KADINLARA SMOKİN GİYDİRDİ
Evet Yves Saint Laurent çok yetenekliydi. Kitap bilgisine gerek yok, bugün her birimizin pek matah bir meziyet olarak bahsettiği pahalı ile ucuzu, etnik ile moderni karıştırmayı akıllara ilk o soktu. Avrupa, hatta Paris'in dışını medeniyet olarak görmeyen dönemin modacılarının aksine Laurent, koleksiyonlarını sadece etnik kıyafetlerden bile oluşturabiliyor, fütüristik kıyafetleri etnik aksesuarlarla tamamlıyordu. Coco Chanel'e verilen en önemli paye olan 'kadınlara daha rahat kıyafetler tasarladı' kisvesi de Yves Saint Laurent ile zaman tüneline girdi. Yves, kadınları erkeklerin dünyasına soktu. Yves kadınları smokin de giydi, bel girintisi, bel, göğüs ya da sırt dekoltesi olmayan kıyafetler de. Laurent askılı, aşağıya doğru bollaşan trapez elbiseyi tasarladığında kadınlar hâlâ korselerin içinde ter döküyor, Bianca Jagger'a ceket etek gelinliği giydirdiğinde hâlâ 'gelin' olmanın dayanılmaz masumiyetinden bahsediyordu. Yves Saint Laurent'ın moda dünyasıyla olduğu kadar popüler kültür ve sanatla ilişkisi de sınırları zorladı hep. Hatta sanatla modanın birbirini desteklediği, iç içe olduğu kanısı da ilk kez onun zamanında beden buldu. Laurent'ın 1965 yılında podyuma çıkarttığı, üzerindeki kırmızı, beyaz, mavi ve sarı blokların sert siyah hatlarla belirlendiği, ressam Piet Mondrian'ın eserlerine gönderme olarak tasarlanan elbise bunun en kesin kanıtıydı. Marc Jacobs'ın çıplak fotoğraflandığı, cesareti ve yaratıcılığı ile birilerini hayrete düşürdüğü parfüm reklamı da 1971 yılında Yves Saint Laurent tarafından aynen uygulanmıştı. Laurent'ın 'Moda, kadını sadece güzel göstermek için değil, kendine güvenmesini ve kendiyle barışmasını sağlamak içindir' sözleri de moda dünyasında başta Laurent'ı emekli olmaya zorladığı iddia edilen Tom Ford ve pek çokları tarafından sıkça tekrar edilen klişelerden biri oldu. Henüz 21 yaşında başına geçtiği Christian Dior modaevinin Fransız ekonomisini kurtarmasıyla başlayan ve 2002 yılında YSL couture evinin kapanması ve modacının emekli olmasıyla sona eren 50 yıllık meslek hayatında Yves Saint Laurent pek çok ilke imza attı, pek çoklarına kapı açtı.
New York Times'ın haberine göre, Laurent'in emekliliğinin ardından müşterileri 'Artık çıplak dolaşmak zorundayım' gibi bir zihin haline sürüklenmişti. Neyse ki kimse çıplak kalmadı ama Yves Saint Laurent'ın yeri de dolmadı.