E.C, 15 yıldır ikinci kadın:
Birlik te olduğum adam hâlâ evli, torunu var "
Birlikte olduğum adam, 35 yıllık evli. Biz 15 yıldır birlikteyiz. İki oğlu, bir torunu var. Aynı işyerinde çalışıyorduk. Yönetici konumundaydı. Benim peşimden çok koştu. Ben bu ilgiye kayıtsız kalamadım ve ilişki başladı. Elbette eşiyle arasında artık doğru düzgün bir evlilik bağı olmadığından söz ediyordu. Zaman zaman 'metres' olmak çok ağırıma gitti, ama bana birlikte olduğumuz zamanlarda hiç öyle hissettirmiyordu. Sanki dünyada o ve benden başkası yok gibiydi. Bir süre sonra, tıpkı resmi kocammış gibi evin işleriyle, benim sağlık durumumla, her tür işimle ilgilenmeye başladı. Tek başıma bir kadın olduğum için bu durum cazip geliyordu. Onun varlığını arkamda hissetmek güç verdi. Bir karısının olduğunu, ayrı bir hayatının olduğunu görmezden gelir oldum. Bu konuda elbette kavgalarımız oluyordu ama bana eşiyle arasında hiçbir cinsel ya da duygusal ilişki olmadığını ama onu da bırakamayacağını söylüyordu. Bir süre sonra oğullarıyla da tanıştım. Onlar da babalarının durumunu kabullenmişti. Ya da en azından bana böyle söyleniyordu.
AYRILD IM VE BAŞKASIYLA EVL ENDİM
Bu sürede ona karşı kinleniyordum ama onu da çok seviyordum. Ona karşı olan kinimi, kendime bir şeyler aldırarak telafi edebiliyordum. Mesela bana ev aldı. Arabamı o aldı. Bunlar benim hakkım, ben ona karılık yapıyordum. Birlikteliğimizin altıncı yılında, ben artık bazı şeylere dayanamaz oldum ve ayrıldık. O dönemde ben bir evlilik yaptım. Birlikte çalıştığımız işyerinden de ayrıldım. Benim evli olduğum dönemde, birlikte çalıştığımız ofisten, ilişkimizi de bilen bir başka kadınla ilişkisi olduğunu öğrendim. Bunu öğrenmem ölüm gibiydi! Kendimi ilk defa aldatılmış hissettim. Bir başka kadınla benim yaşadığım şeyi yaşıyor olmasına tahammül edemedim. O noktada tam olarak sildim onu. Beş yıl evli kaldım. Bu süre boyunca birkaç kez benimle temas kurmaya çalıştı, sessiz telefonlar geldi. Huzur vermiyordu yani. Bir süre sonra, bambaşka sebeplerden boşandım. Uzun süre yalnız yaşadım, hayatıma birini sokmaya çalıştım, ama kimse içime sinmedi. Özel günlerde hep arardı, ben telefonu açmazdım. İki yıl böyle geçti. Bir gün çok yalnız hissettiğim bir dönemde telefonu cevapladım ve o günden beri yine birlikteyiz. Eşinin de durumdan haberi var. Ama kocasından vazgeçmek, ayrılmak istemiyor. Sanırım 'Bu yaştan sonra ne yapabilirim?' diye düşünüyor. Aynı şeyi ben de düşünüyorum. Ama onunla olan birlikteliğim nedeniyle anne olamadım. Ben kendimi birinci zannetsem de hayatım hep ikinci olarak geçti, geçiyor..."
Avukat Hülya Gülbahar: (Şiddete Son Kadın Platformu)
ÇÖZÜM, KADIN DAYANIŞMASINDA
"Şimdi önümüzde bariz bir örnek var: Ali Ağaoğlu. Geçenlerde bir boşanma davasına girdim, orada bu beyefendinin çalışanlarından birinin davası görülüyordu. Mantık, patronuyla aynı. Yani Ağaoğlu'nun yaşam tarzı bir dalga gibi, çalışanları arasında da yayılmış. Ali Ağaoğlu'nun açıklamaları var: 'Niye boşanayım ki, boşanırsam birlikte olduğum kadınlar bana evlilik baskısı yapacak. Böyle bir baskı istemiyorum,' diyor. Ama burada sözünü ettiğimiz durum iktidara ve güce bağlı erkek çokeşliliği. Bu yeni bir tür. Dinsel, kültürel ve geleneksel her türlü meşrulaştırma çabasından kurtulmuş erkek egoizminin yeni bir türü bu. Dayandığı temel güç ve iktidar. Can acıtacak kadar bencil bir dünya ve hayat arzusu olduğunu ortaya koyuyor."
YASALARI UMURSAYAN YOK "
Yazılı hukuk, bu tür durumlar karşısında çaresiz. Bu konuya yani erkeklerin sadakatsızliği ya da çok eşliliği konusuna, hukuk sistemiyle çözüm aramaktan çok, tüm toplumda özellikle kadınlar ve erkekler arasında fiili bir hukuk yaratmak gerekiyor. Yasalara, anayasaya, yasaklayıcı her ne yazarsak yazalım, gerçek hayat erkeklerin yüzyıllardır kendi aralarında yaptıkları örtülü, yazısız anlaşmalara dayanıyor. Çıkarlar söz konusu olduğunda, yazılı yasaları umursayan yok. Bu erkekler arası yazısız yasaların en temel kuralı; erkeklerin birbirinin karısı, bazı durumlarda kızı ya da kız kardeşi olmadığı sürece onlarca, yüzlerce kadınla beraber olmalarının serbest olması. Erkekler birbirlerine bu hakkı en baştan veriyor. Yeter ki onların rızası olmadan onların mülkiyetinde saydıkları kadınlara diğer erkekler bulaşmasın. Aksi takdirde erkekler arasında kan çıkıyor, kan davaları doğuyor. Onun dışındaki her şey her birine serbest. Bunun çözümü kadın dayanışmasından geçiyor!"
Psikolog İbrahim Eke: İKİNCİ
KADINLAR KENDİLERİNİ İKİNCİ OLARAK GÖRMÜYOR
"O durumun öznesi olan kişiler kendini ikinci kadın olarak görmüyor. Aslında tercih edilenin kendisi olduğu varsayımıyla yola çıkıyorlar."
"Nikah bağının sorumlulukları var, bireylerin birbirine sorumlulukları var. Zina resmi olarak ortadan kalktı, resmi olarak dert olacağını saymıyorum."
"Açık ilişki denen bir şey var. Evlilik bu haliyle de yürüyor olabilir. Ayrıca her çiftin ilişkisinde çok farklı dinamikler vardır."
"Erkeklerin narsistik duyguları okşanıyor. Kimi durumda erkek ayrılmayı düşünmüyor. Evliliğin getirdiği lüksleri, kazançları bırakmak istemiyor olabilir."