- Kadınlar boşanma kararı aldıktan sonra vazgeçmiyor. Ancak erkeklerde durum farklı. Özellikle boşanmaya karar veren erkek değilse, süreçte ve sonrasında erkek başkalaşan kişilik yapıları sergileyebiliyor. Neden?
- Müvekkiliniz kadın da olsa, erkek de olsa, her iki tarafı da izleme şansınız oluyor. Boşanma kararını almak, süreci yürütmek aşamasında erkekler kadınlardan daha fazla çelişki, gelgit yaşar. Boşanma sonrası yeni hayatına adaptasyon konusunda erkekler, kadınlara göre daha fazla zorlanır. Kadın ya da erkeğin boşanma kararı alma sürecindeki ruh halini, psikolojisini belirleyen temel eşik, tarafların boşanma sürecine nasıl geldikleri ve boşanma konusunda uzlaşıp uzlaşamadıklarıdır. Eğer taraflar, boşanmayı konuşamıyorlarsa, boşanma konusunda bir uzlaşmaya varamıyorlarsa, boşanma kararı alma süreci ve sonrasında birbirlerine karşı tutum ve davranışları, psikolojileri sağlıklı olmayacaktır. Boşanmanın üç aşaması var: Karar, boşanma ve boşanma sonrası. Bütün bu üç süreçte de erkeğin tutum ve psikolojisini etkileyen unsurlar şunlar: Erkek boşanma noktasına geldiği durumda dahi, hâlâ karısını seviyorsa, hayatında başka bir kadın yoksa ve boşanmak istemiyorsa, bu durumda erkeğin o süreçteki yaklaşımı, boşanma sürecini ertelemek, uzatmak, boşanmamak için elinden geleni yapmak olur. Hatta boşanmak istemediği karısına karşı çocuğun velayeti ve para üzerine oyun kurar. 'Boşanırsan, benden hiçbir şey alamayacaksın. Çocuğun velayetini de istiyorum,' gibi. Kadının annelik zaafını kullanır. Fakat boşanma sürecini uzatmak fayda sağlamaz. Kadın ve erkeğin birbirine eziyet etmesinden öteye geçmez.
BAŞKASINA ÂŞIK ERKEK, BOŞANIRKEN ACI ÇEKMEZ
- Arada çocuk varsa ne oluyor?
- Boşanmayı isteyen erkeğin boşanma kararı almasını geciktiren üç temel sebep şudur: Çocuk, boşanmanın mali faturası ve 'çocuklarımın annesi ya bir gün başkasıyla evlenirse' korkusu. Birçok erkek, çocuklarının annesinin hayatına başka bir erkek girsin istemez. İnandığı geleneksel değerlerin ve kadın üzerinde kurduğu egosunun yıkılacağını düşünür. Aslında kadın veya erkeğin boşanmayı zorlaştırmasının bedelini, çocuk ödüyor. Bu süreci uzatmadan karşılıklı anlaşmalı şekilde boşanmayı bir ayda bitirseler, eski eş ve birer anne baba olarak yeni ve güzel bir münasebetleri başlayacak. Çocuk olumlu yönde etkilenecek. Süreci uzatmak, kadına ambargo koymak, eğer finans kaynağı erkeğin elindeyse, kadına parasal eziyet çektirmek, velayeti almak, çocuklarla kadın arasındaki ilişkiyi tehditlerle zedelemek, erkeğin zayıflığıdır; erkeğe de yarar sağlamaz.
- Boşanma kararını genelde kadınların aldığını görüyoruz. Sizce neden kadın da erkek değil?
- Çünkü kadınlar daha kararlıdır. Kadınlar boşanmaya karar verdiği anda, bunu sonuna kadar sürdürür. Erkeklerin karar alma süreçleri çok yavaş ilerler.
- Erkek boşanmaya razı ise süreçteki tavrı nasıl oluyor?
- Erkeğin boşanmayı istemesinin iki sebebi olur: Ya gerçekten kendi kıstasları içinde, bu evliliğin artık devam etmesinin iki tarafa da yarar sağlamayacağını görmüştür ya da başka bir kadına âşıktır. Erkeğin bu kararı alması, ortalama iki üç yıllık bir süreçtir. Gider, gelir, düşünür taşınır vs. Karısı son derece iyi huylu bir kadınsa, erkek uzun süre boşanmayı konuşmaya cesaret edemeyecektir. Kararı karısının almasını bekleyecektir. Özellikle çocuk varsa; eşi, ev hayatını erkek için eziyete dönüştürmüyorsa, erkeğin boşanması biraz sancılı olacaktır. Ancak başka bir kadına âşık erkek, boşanmanın depresyonunu hissetmez. Ayakları yerden kesilmiş, mantık, vicdan devre dışı kalmıştır. Başka bir kadına âşık erkekle, hayatında yeni bir aşk olmayan erkeğin boşanması arasındaki fark; narkoz alarak ameliyata giren hastayla, narkoz almadan ameliyata giren hasta arasındaki fark gibidir. Erkek başka bir kadına âşıksa, boşanmanın mali faturasını da pek umursamaz. Çocuklar ya da biten evliliğinin vicdani eziyetini hissetmez. Boşanma sürecini acısız atlatan erkek, başka bir kadına âşık erkektir. Boşanma kararı alma ve boşanma sürecindeki üzüntüleri hissetmez.
- Bu, tüm erkekler için mi geçerli?
- Eğer erkek sorumluluk ve vicdan sahibi bir erkekse, çocuklarına düşkün bir babaysa aslında boşanmada en çok yıpranan erkek bu tür erkektir. Evliliğinin bittiğini de düşünse, boşanmayı da istese, çocuklarına ve eski eşine karşı duyduğu sorumluluk, çelişkiler, o süreçte ciddi bir üzüntü yaratır. Ancak kadın fevri davranırsa, haksız ve mantıksız biçimde para, tazminat, mal talebinde bulunursa, erkeğin vicdan muhasebesi ve üzüntüsü azalır. Hatta erkek 'İyi ki boşanıyorum, iyi ki boşandım,' diyecektir. Aslında zeki kadın, boşanma sürecinde önce erkeğin cebine elini atmayan, hakkını adil şekilde talep eden ve erkeğe 'Güle güle,' diyebilen kadındır. Böyle bir kadın, boşandığı erkeğe tazminattan, paradan çok daha ağır bir yük yüklemiştir. Erkeğin boşanmada tavrını, bir bakıma kadının tavrı belirler. Boşanma sürecinde kadının erkeğe tavrı 'Her şeyini bırak, git,' olursa, o erkek ardına bakmadan gidecektir. Boşandığı karısı zaten istediklerini alamayacaktır ama o erkek, gönül rahatlığıyla her şeyini başka bir kadına sunacaktır!
- Size gelen bir boşanma davasında hukuksal kurguyu nasıl düzenlersiniz?
- Eğer çocuk varsa, ben davanın, boşanmanın en hassas noktası olarak çocuğu baz alırım. Benim için çocuğun manevi ve maddi menfaati önemlidir. İki yetişkin insanın boşanma kararları üzerinde telkin edici bir rol üstlenmem. Çocuğun süreci sağlıklı atlatması için taraflara anlaşarak boşanmalarını kesinlikle öneririm. Haksız ve mantıksız isteklerle boşanmayı kadın-erkek savaşına çeviren ya da çevirmek isteyenlerin, özellikle çocuğu göz ardı edenlerin davasını kabul etmem. Anlamsız çekişmelere zaman ayırmam. Benim tavsiyelerime uymayan kişi benimle çalışamaz zaten.
BOŞANDIKTAN SONRA ERKEKLERDE YENİ EVLİLİK YAPMA SIKLIĞI FAZLA
- Boşanma sonrasında erkek 'Bekarlık sultanlık,' mı diyor? Yoksa hayal kırıklığı mı yaşıyor?
- Boşandıktan sonra, özellikle erkeklerde yeni bir evlilik yapma sıklığı fazladır. Boşandıktan sonra yeni bir evliliği kadından ziyade erkek yapıyor. Her erkek akşam saat 7-8 olduğunda 'Neredesin?
Kaçta geliyorsun?' lafını duymak ister. Bundan nefret eder, ama bilinçaltında duymak isteği vardır. Çünkü bu lafı ergenlik döneminde de annelerimizden çok duyduk. Erkeğin boşandıktan kısa süre sonra evlenmeyi tercih etmesinin en önemli sebebi bence şu: Erkekler, onları toparlayan, organize eden, bir bakıma annelik yapan kadın arıyorlar. Evlendiğiniz kadında annenizin özelliklerini arıyorsunuz. Erkek 'Dışarıda harika bir yaşam var. Eğleneyim, kızlar, eğlence tatil... Hayatımı yaşayayım,' diye boşanıyorsa, mutsuz olacaktır. Bu, birçok erkeğin düştüğü bir durumdur. Özgürlük, ilk zaman ağrı kesici gibi gelecektir, fakat bir süre sonra erkek, yaşadığı her ilişkiden sonra ciddi bir şekilde 'Ben ne yaptım?' diyecek, pek çok şeyle yüzleşecektir, ta ki yeniden âşık oluncaya kadar. Birbirini tüketen, tekrar eden bir süreçtir bu. Erkek, annesi ile geyşasının tahterevallisindeki tahtadır. Şefkati bulur, sıkılır şehveti arar. Şehveti bulur, sıkılır, şefkat arar. Dengeyi bir türlü tutturamaz.
Çünkü şefkat ve şehvet birlikte yaşayamaz.
Erkeğin evlilik ve ilişkilerindeki çelişkinin, gelgitlerin temel nedeni budur.
- Müvekkiliniz erkekse ne tavsiye ediyorsunuz?
- Anlaşarak boşanmasını ve adil olmasını tavsiye ederim. Boşanma sürecinde kadın ya da erkeğin başka biriyle ilişki yaşaması hukuksal olarak doğru bir şey değildir. Ancak müvekkilimin hayatında bir kadın varsa, ona 'Git derhal bırak hayatındaki kadını,' da demem, bu onun tercihidir, hukuksal bedelini öder, nasıl isterse yaşar. Boşanma davaları, evlilik, kadın-erkek ilişkileri, çok özel ve sübjektif de durumlardır.
Kadın ya da erkek, evlilik sırasında başka biriyle yaşadığı ilişkinin sorumluluğunu almak bunun hukuksal bedelini ödemek konusunda ortaya bir tavır koyuyorsa, o zaman sizin avukat olarak olaya müdahil olmanız manasız olur. Müvekkillerime yasalara karşı gelme cesareti de vermem, kimi seveceği, evliliğini sürdürüp sürdürmeyeceği konusunda telkin de vermem. Bana göre aslında Türkiye'de boşanma sürecinde kadın-erkek psikolojisi çok önemli.
Boşanma sürecinde çocukların psikolojileriyle ilgili çocukların neler hissettikleri ile ilgili çok güzel yüzlerce araştırma var. Fakat boşanma kararının alınması, uygulanması ve sonrasında kadınla erkek psikolojisi ya da tutumu konusunda araştırma yok, varsa da ben rastlamadım. Bana göre aile içinde kadına yönelik şiddetin en önemli sebebi, gerçekte bittiği halde fiilen ve hukuken bitirilmemiş evliliklerdir! Aslında çoktan boşanmaları gerektiği halde tarafların 'Çocuklarımız var, yuvayı koruyalım,' gibi kaygılarla, ailelerin araya girmesi ile çevreye ve topluma iyi görünme dürtüsü ile sürdürülen evliliklerdir. Bir evlilikte sevgi ve hoşgörünün yerini zoraki katlanma, tahammül etme duygusu almışsa, bu katlanma duygusu şu ya da bu şekilde beraberinde şiddeti getirecektir.
Türkiye'de kadın cinayeti dosyalarına bakın, kadın defalarca savcılığa dilekçe vermiş, kocasını şikayet etmiş, ama evlilik devam etmiş! Herkesin başına bir koruma veremezsiniz! Ayrıldığı sevgilisinden şiddet gören onlarca kız var! Türkiye'nin belirli bölgeleri tarafından desteklenen, adına töre denilen vahim bir durum bu: 'Ya toprağınsın ya benim!' Kadın-erkek ilişkisi ve evliliklere giydirilen çerçeve bu olunca da, ilişkilerini ve evliliklerini insana yakışır şekilde sonlandıramayan, insanca boşanamayan bir toplumuz. Düğününde havaya kurşun sıkan adam, boşanırken de karısına kurşun sıkar! Buna göz yuman bir hukuk ve toplum, bu adamdan boşanma davasına elinde çiçekle gelmesini de bekleyemez!
EVLİ DEĞİLSENİZ, 50 YAŞINDA DA OLSANIZ, REŞİT SAYILMAZSINIZ
- Kısa sürse de, hatta çocuk olmasa da boşanmanın erkek ve kadın üzerinde iki sevgilinin ayrılmasından çok daha fazla psikolojik etki yaratmasının sebebi nedir? Taraflar aralarında sevgi bitmiş bile olsa boşanma süreci ve sonrasında şu ya da bu şekilde depresyon, yalnızlık yaşıyor.
- Evlendiğiniz gün, aynı zamanda toplumla da, toplumun önyargıları ve değer yargılarıyla da evlenmiş olursunuz. Bu nedenle boşanma, sadece karı koca arasında yaşanan bir durum değil. Aileler, tarafların sosyal çevrelerine göre dile getirilsin ya da getirilmesin toplumun boşanmaya karşı önyargısı da devreye girer. Evlilik, evliliğin kutsallığı, boşanmanın kötülüğü konusunda toplum yargısı o kadar ağır ki kadın veya erkek fark etmez, tepkisini hissettirir. İnsanları hukuk 18 yaşında reşit yapar, bizim toplum ise evlenince reşit yapar. 50 yaşına da gelseniz, işinizde çok da başarılı olsanız, anneniz, babanız ve toplum gözünde eğer evlenmemişseniz, asla reşit değilsinizdir. Bakan da, başbakan da olsanız, en azından dedenizden, büyükannenizden sıkca 'Evladım iyi de, bir evlenmedin, ne olacak bu halin?' diye telkin duyarsınız!
AYDIN KURBAN'DAN BOŞANMA KARARI VEREN ERKEKLERE TAVSİYELER
İkinci kadın, yeni bir aşk, kaçamaklar boşanma sürecinde erkeğin üzüntüsünü azaltsa da, boşanma sürecini zorlaştırır, sıkıntıya sokar.
Sağlıklı bir boşanma için, dava bitinceye kadar yeni ilişkiden, kısaca kadınlardan uzak durmak gerekir.
Öfkelenmemek, soğukkanlı olmak, özellikle sorunlardan, tartışmalardan çocukları uzak tutmak gerekir ve çocuklara karşı asla anne suçlanmamalı, anne hakkında kötü konuşulmamalıdır.
Anne iletkendir, boşanma sürecinde özellikle çocuklar küçükse, annenin ruh hali aynen çocuklara yansıyacaktır, buna çok dikkat edilmelidir. Psikolog, psikiyatr desteği alınmalıdır.
Nafaka ve mal paylaşımında adil olunmalıdır. Amaç anlaşmalı, anlaşarak boşanmak olmalıdır. Bu, hem taraflar hem de çocuklar için boşanmanın olumsuz yanlarını çok azaltacaktır.