Küçükken hep sorulur ya "Ne olmak istersin?" diye... Hatırlıyorum, itfaiyeci veya jonglör olmak isterdim. İtfaiyeci olmaktan çabuk vazgeçtim, jonglör olmak için epey direttim, ama olmadı işte n'apalım. Düşünüyorum: Acaba jonglör olsam, 24 saatim nasıl olurdu? Belki çok farklı olurdu, o zaman belki bu yazıya da "Uyandım ve ilk işim lobutları havaya atıp tutmak oldu," diye başlardım. Sabahları erken kalkan biriyim. Seviyorum da erken kalkmayı. İstanbul'un en güzel ve özel zamanları, pazar sabahlarıdır. Bu nedenle de pazarları çok uyursanız, kentin en güzel dakikalarından mahrum kalırsınız. Yeniköy Emek Cafe'de kahvaltı mı istersiniz? (Eski adı basbayağı kahve idi ve çok daha lezzetliydi her şey.) Kanyon'da Le pain quotidien'de oturup daha 'urban' gözükmeyi mi? Ya da Beşiktaş'ta Bulgar'ın Yeri'nde "Asık suratlı amcadan bal-kaymak yiyeceğim," diye manasızca beklemeyi mi? Rumelihisarı'ndaki büfede Ziya'nın çift kaşarlı tostu da, Bebek Kahve'de 'sosyalleşmek' için oturup gazete okumak da kah cumartesi, kah pazar sabahının ritüellerinden. Öğle olmuş... Geç öğle yemeği Karaköy Lokantası'nda. Artık canınız ne çekerse... Bazen yan tarafta Güllüoğlu ya da Maya Lokantası'na kaçamak da yapılabilir. Eşlik eden konular "Şu Karaköy son iki yılda nasıl da değişti?" veya "Bu memleket yaşanmaz oldu artık!" Nişantaşı başka âlem! Gitseydik orada yemek muhakkak ya Kantin'de ya da Tatbak'ta yenirdi.
HİÇBİR ŞEYE ZAMAN YOK
Cumartesi 15:00'ten akşam 19:00'a kadar Beyoğlu'nda Hazzopulo Pasajı'nda Pazar Mezatı'nda Ziyaver'in stand-up düzeyindeki mezatlarını kaçırmamaya çalışmak lazım. Geçenlerde 1935 basımı bir adabımuaşeret kitabı aldım; 5 lira ödedim. Her eve lazım! Pazar öğleden sonraları anne evinde mantı ya da börek ve abi ile "Ne olacak bu memleketin hali?" tartışmaları olmazsa olmazlardır. Cumartesi ya da pazar, gidilemeyen sergiler, görülemeyen filmler veya yapılamayan işler için zaman ayırma sözü verilen bir dilim. Ama artık İstanbul'da trafik öyle zorlu, öyle zaman çalıcı ki... Sabah kafanızda yaptığınız yapılacaklar listesi akşam eksilmek ne kelime, artmış olarak karşınıza çıkıyor. Bu arada telefondan mesajlara cevap, hatta bir iki de tweet derken... Allahım, hiçbir şeye zaman yok! Galatasaray'ın maçı varsa, akşam programı belli demektir. Öncelik sarı kırmızı renklerde ama eğer yoksa o zaman konser, o da yoksa vardır muhakkak bir davet ya da neyse artık!