SEYFİ, BENİ SİNEMAYA KAZANDIRMAK İSTİYORDU
- Filminiz İstanbul Film Festivali'nde ödül aldıktan hemen sonra yapımcısı Seyfi Teoman'ı kaybettik, sizin kadim dostlarınızdan biriydi.
- Birbirimizi çok iyi anlardık. Çok iyi arkadaştık. Severdi benim senaryo taslaklarımı. Elimden tutup beni sinema dünyasına kazandırmak istiyordu. Zaten o daha girişkendi ve çok erken girdi sinema dünyasına. Kısa filmlerimi çekerken de çok yardımcı oldu. Bu filmle de özel olarak ilgilendi. Yapımcısı olmak istedi. Ben de en cahilce sorularımı ona sordum.
FİLMİM İSTEMEDİĞİM KALİTEDE SEYİRCİYE ULAŞACAK
- Bu kadar başarılı bir film çekiyorsunuz ama, filminiz Türkiye'de vizyona girme konusunda sıkıntı yaşıyor?
- Sinemamızın hali bu. İşler pek iyiye gitmiyor. Bağımsız sinema yapan yönetmenlerin filmlerinin, seyirciyle buluşma olanakları daralıyor. Bunun pek çok nedeni var. Mesela, daha çok bağımsız filmler oynatan sokak sinemaları, çok ciddi seyirci sıkıntısı yaşıyor. Ayakta kalabilmek için ticari filmlere ağırlık veriyorlar. Ki buna rağmen ayakta kalamıyorlar. Beyoğlu'nda kapanan sinemaları biliyoruz. AVM'lerdeki sinemalarda da bir tekel var. Oralarda bağımsız filmlere yer açılmıyor. Bir de sinema alışkanlıkları değişiyor. Mesela filmi izleyeceğini düşündüğünüz birçok insan 'Nasıl olsa iki ay sonra DVD'si çıkar,' diye sinemaya gitmiyor, DVD'sini bekliyor.
- Bu kördüğüm nasıl çözülür?
- Tepenin Ardı, bir şekilde seyirciyle buluşacak. Ya DVD ya da TV satışı olursa televizyonda olacak bu buluşma. Ben bu filmi sinema için, sinema kültürünün ayakta kalması için çektim, ama istemediğim formatlarda ve kalitede seyirciye ulaşacak.
UZUN PLANI GÖRÜNCE SEYİRCİYE SIKINTI BASIYOR
- Bağımsız yönetmen filmlerinin sıkıcı olarak algılanmasını siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bu biraz seyircinin beklentisiyle ilgili. Kimi seyirci aynı formülün tekrarlanmasını görünce, ki genelde bunlar Hollywood yapımları, sıkılıyor. Kimileri de akşam eve gelip gündelik hayattan kendilerini kopartacak filmlerden keyif alıyor ve biraz kafa yoracakları, alternatif hikayeler anlatan filmlerden uzak duruyor. Sinemayla, sanatla daha çok ilgilenen seyirci genelde yenilik peşindedir. Ama ilgisi azsa, kendini unutacağı filmlerden keyif alır. Ama asıl kaygı verici olan algımızın belirli bir kalıp üzerine şekillendiğini görmek.
- Ne gibi? - Mesela uzun plan görünce ya da filmin ilk 10 dakikasında hikayede aksiyon gelişmeyince film sıkıcı bulunuyor. Hemen yaftalanıyor. Ama Tepeninin Ardı sıkıcı değil. Dinamik bir kurgusu var, gizemi var...
Filmim istemediğim kalitede seyirciye ulaşacak
SİYASİ OLARAK SORUNLU ÜLKELERDE FİLM HEYECANLA KARŞILANDI
- Film dünyada nasıl algılandı?
- Filmi beğenmeyenler neden beğenmediğini gelip söylemiyor. Dolayısıyla bize gelip tebrik edenler filmi beğenenler. Ama Almanya'da seyirciyle biraz içli dışlı olduk. Bazıları filmin kurgusunu zorlama bulmuş. Ama Balkanlar'dan Asya'ya doğru geldikçe film daha heyecanla karşılandı.
- Neden?
- Genelleme yapmak istemem ama çatışma kültürünün günlük hayatta daha fazla hissedildiği, siyasi olarak sorunlu ülkelerde film daha bir heyecanla karşılandı sanki. Avrupa biraz daha gerçekçi ve kişisel hikayeler bekliyor.
ASYA'NIN OSCAR'INI ALMAK SÜRPRİZ OLDU
- Tepenin Ardı, Asya'nın Oscar'ları sayılan Asya Pasifik Film Ödülleri'nde en iyi film seçildi, sürpriz oldu mu?
- Açıkçası Asya'daki 70 ülke arasından çekilen filmler içinde, adaylık almak bile benim için sürpriz olmuştu. Ama kariyeri olmayan bir yönetmene en iyi film ödülü vermezler diye düşünüyordum. Açıkcası yanılttılar beni... Bir de ödül aldığımızı bize son ana kadar hiç hissettirmediler.