YÜZÜMÜN ORTASINA ÇAKTI
- Gece çıktığınız da rahat hissedebiliyor musunuz?
- Evet, hissediyorum ama çok rahat hissettiğimde sabah büyük bir pişmanlıkla uyanıyorum. Arkadaşlarımla olduğumda çok mutlu oluyorum. Konservatuvardan arkadaşlarımla hiç kopmadık, bir araya geldiğimizde çok eğleniriz. Sürekli güleriz, saçmalarız kimse kimseyi yargılamaz. Tabii insanlar dışarıda beni öyle görünce anlamıyor, şaşırıyor. Ertesi sabah uyanıyorum ve 'Biri çok gülerken fotoğrafımı çekmiş midir, beni sarhoş sanmış mıdır?' gibi düşünceler oluyor.
- Böyle bir eğlence çıkışı fotoğrafınız yayımlandı ve altına 'Hakime Hanım içkiyi fazla kaçırdı' yazıldı...
- Evet. Yardımcı yönetmenimize doğum günü yaptık ve ben orada bir saat kaldım. Çıkarken de ekip arkadaşım bana sarılınca ben de ona sarıldım. Bir şey konuşuyorduk. Birden karanlıkta flaş patlayınca öylece kalıverdik. Bunun altına ya da gece kulübünde kahve istediğinizde fotoğrafın altına rahatça sarhoş yazabiliyorlar. Ayrıca sarhoş da olabilirim, kimseyi ilgilendirmez.
- Oğlunuzu azarlarken çekilmiş bir fotoğraf da çıkmıyor aklımdan... Ne oldu o sırada?
- Ayakkabı alıyorum ve Ali istemiyor. Yüzümün ortasına çaktı bir tane, 'Almayacaksın!' dedi ve ben öylece kaldım, bir yandan insanlar bize bakıyor. Mağazadan çıktık ve 'Bu yaptığını hiçbir zaman unutmayacağım ve evde bunu konuşacağız' derken fotoğrafımı çekmeye başladılar. Orada burada saçma sapan konuştular... Herkes çok söz sahibi oldu, herkesin her konuda fikri var..
ÇOK SAÇIM VAR KUAFÖRLER KAÇIYOR
- Pantene'le işbirliğiniz nasıl gelişti?
- Pantene, sektörde tanındıktan sonraki ilk reklam filmimi yaptığım marka. Çok saçım var, kuaföre gittiğimde kaçardı insanlar. Saçlarımın böyle olmasının en büyük sebebi genç kızken annemin saçıma hiçbir şey sürmeme izin vermemesi. Yani doğallık saçımın güzel olmasını sağladı. Saçımla ilgili çok fazla işlem yapmamaya çalıştım. Pantene de doğallık üzerine çalışmalar yapıyor ve bu konuda uyuşuyoruz. Işıltılı güzelliğin doğallıktan geldiğini düşünüyorum. Pantene'nin bakım kremlerini de kullanıyorum. Doğal yağlara meraklıydım, ama saçlarımı çok ağırlaştırıyorlardı bu nedenle bu kampanyanın yüzü olmam güzel tesadüf oldu. Doğru ürünü bulduğumu düşünüyorum ve herkese tavsiye ediyorum.
BİZİM ARAMIZDAKİ SEVGİ ALİ'Yİ ÇOK MUTLU EDİYOR
- Bitmeyen Şarkı dizisi sırasında sizinle röportaj yapmıştım. Oğlunuz küçüktü o zamanlar. Bugünki gibi yine yanınızdaydı....
- Evet, onun konforunu sağlayabildiğim sürece hep yanımda...
- Erkek annesi olduktan sonra ben daha kadınsı hissetmeye başladım. Size de öyle oldu mu?
- Bunun anne olmakla ilgisi olduğunu düşünüyorum. Kız evlat annesi olmadığımız için deneyimimiz erkek evlattan yana. Ama bunu ben de sık sık düşünüyorum; 30'lu yaşlarla mı, anne olmakla mı, zaman geçtikçe kendini daha çok tanımakla ve sevmekle mi ilgili bilmiyorum. Bundan altı-yedi sene öncesine göre daha güzel bir Bergüzar görüyorum aynaya bakınca. Daha mutlu, daha ışıl ışıl bir kadın... Sanırım deneyim ve çocuk sevgisi insanı yeniden doğmuş gibi yapıyor.
- Kimileri çocuğuna duyduğu sevgiyi aşk olarak tanımlıyor. Siz nasıl tanımınız ne?
- Hiçbir şekilde tanımlayamıyorum. Sadece onun yanında çok mutlu olduğumu biliyorum. Her şeye şükrediyorum. Onun yanında tamamlanmış hissediyorum. Bana hissettirdiği şeyler bunlar. Aşkı zaten çözemedik ki bir yandan... Sizce benziyor mu bana?
- Çok benzettim ben size...
- Babasına benzetiyorlar aslında. Değişiyor sürekli.
- Kıskanıyor mu babayı peki?
- Asla... Beraberken bir kolunu babasına, bir kolunu benim boynuma atar. Öyle dururuz bir süre... Biz bir ekibiz ona göre. Her yere beraber gidiyoruz. Bizim aramızdaki sevgi onu çok mutlu ediyor.
- Anne-baba olarak evde rolleriniz nasıl ayrılıyor peki?
- Baba otoriteyi temsil ediyor bence. Ben biraz daha sertim ona göre ama baba gizli otorite. Onun her dediğini yapıyor.
- Peki oğlunuzun geleceğine dair plan yapar mısınız?
- Sizin de küçük çocuğunuz var, çok erken gibi geliyor bana plan yapmak için. Çok düşünüyoruz, çok konuşuyoruz ama daha çok küçük Ali. Bu dünyada ne kadar olabilecekse, o kadar mutlu olmasını diliyorum. Eğitimi konusunda konuşuyoruz ama işin içinden çıkamıyoruz, 'Daha erken' deyip kapatıyoruz konuyu.