İkizlerde yapılan çalışmalarda; tek yumurta ikizlerinden birinde migren olduğu takdirde diğerinde de olma olasılığı yüksek bulunmuş. Ancak, bu oran yüzde 100 olmadığı için migren oluşumunda genetik faktörlerin yanı sıra çevresel başka faktörlerin de etkili olduğu söylenebilir.
ATAKLARI ÖNLEYEN ÖNERİLER
Her gece aynı saatte uyuyun ve her sabah aynı saatte uyanmaya çalışın.
Öğün atlamamaya özen gösterin. Migren hastalarında kan şekerindeki düşme ağrıyı tetikleyebiliyor. Migren hastalarının sık aralıklarla küçük öğünler yemesi, ağrı sıklığını azaltabiliyor.
KAFEİN ALMAYIN
Kafein, alkol ve nikotin tüketimini kesin ya da azaltın.
Ağrı başlangıcında hekiminizin önerdiği ağrı kesiciler ile erken önlem alın.
Ağrı sırasında karanlık, sessiz bir odada dinlenin ve ağrılı bölgeye soğuk uygulama yapın.
DÜZENLİ EGZERSİZ YAPMAK AĞRI NÖBETLERİNİ ÖNLÜYOR
Düzenli olarak orta derecede spor yapmanın, migren ataklarının sayısını ve şiddetini ilaç tedavisine yakın bir oranda azalttığına dair çalışmalar mevcut.
Yüzme, yürüme, bisiklet, dans ve yoga da migrenle mücadelede etkili sporlar olarak sayılabilir.
BOL BOL SIVI ALIN
Haftada üç gün 30- 40 dakika arasında düzenli aerobik egzersizi yapılmasının da migren ağrılarını azaltmada etkisi olduğunu düşündüren yayınlar var.
Aç karnına spor yapılmaması, spor öncesi ısınma ile vücudun hazırlanması, spor sırasında zorlayıcı efor sarf edilmemesi, spor sırasında yeterli sıvı alınmasına dikkat etmek gerekiyor.
UYKU SAATLERİNİN DEĞİŞMESİ RİSKLİ
Migren hastalarının düzenli bir yaşam sürmeleri çok önemli. Çünkü rutin dışına çıkmak hastalığı hemen tetikleyebiliyor. Her gün belli bir saatte uyanan kişinin hafta sonunda biriki saat fazla uyuması bile migren ağrılarını harekete geçirmeye neden oluyor.
AYRINTILI YAZIN
Migren hastalarının, ne yiyip ne içtiklerini düzenli olarak not düştükleri bir 'ağrı günlüğü' tutmaları çok etkili oluyor. Böylece hastalar, ağrılar başlamadan önceki bir-iki gün içinde krizi tetikleyici faktörlere maruz kalıp kalmadıklarını belirleyebiliyor.
Kendi tetikleyicilerini iyi bilen ve onları önlemeye yönelik önlemler alan migren hastalarının, hiç ilaç kullanmadan ağrılarını azaltmaları mümkün. Kişiler, kendileri için neyin iyi, neyin kötü olduğunu bilince, normal yaşam kalitesine kavuşmaları mümkün olabiliyor.
KENDİNİZİ TANIYIN
Ağrı günlüğünde yazılması gereken bilgiler şöyle sıralanıyor: Ağrının sıklığı, süresi, yeri, karakteri (zonklayıcı, yanıcı, batıcı), ağrıyı artıran ve azaltan faktörler, kullanılan ilaçlar. Bu günlük takipler, tedaviyi düzenleme açısından önemli olduğu gibi hastanın da kendi ağrısını daha iyi tanımasına yardımcı oluyor.
ANİ GÖRME KAYBI MİGREN HABERCİSİ
Hayat kalitesini düşüren ve ciddi işgücü kaybına yol açabilen hastalıklardan biri olan migren; aniden ortaya çıkabilse de genellikle bazı belirtilerle "Geliyorum" diyor.
Görme kaybı, görme alanında şimşek çakması ve zig zag şeklinde parlak ışık oluşması gibi gözle ilişkili yakınmalar; migrenin en sık ortaya çıkan ön habercilerini oluşturuyor!
BİR SAAT ÖNCE BAŞLIYOR
Migren hastalarının yaklaşık yüzde 20-30'unda, aynı zamanda 'klasik migren' olarak tabir edilen ön belirtili migren görülüyor.
Bu belirtiler arasında en sık rastlanan; yüzde 99'un üzerinde bir oranda görme kaybı oluyor. Nadiren kol ve bacaklarda uyuşma, güçsüzlük de gelişebiliyor. Bu belirtiler, en fazla bir saat sürdükten sonra kayboluyor. Bir saat sonra da klasik migren ağrısı başlıyor.
NE KADAR SÜRECEĞİ HİÇ BELLİ OLMUYOR
Tipik bir migren ağrısının, tedavisiz en az dört saat, en fazla ise üç gün sürmesi bekleniyor. Pek çok hasta, ağrı ile birlikte bulantı ve kusma yaşadığını, koku, ışık veya sesten rahatsız olduğunu ifade ediyor.
Migren, tekrarlayıcı ağrı ataklarından oluşuyor. Her migren hastasının ağrı sıklığı değişken oluyor; ağrı kimilerinde ayda bir kez ortaya çıkarken, kimilerinde ise haftada üç-dört gün gelişebiliyor.
BAŞKA AĞRILARLA KARIŞTIRILIYOR
Migrenin kendisi tehlikeli olmamakla birlikte, ciddi tetkik ve tedavi gerektiren pek çok hastalık; migreni taklit edebiliyor veya bunun tam tersi olabiliyor. Sinüzit, menenjit veya başka enfeksiyonlarla ilişkili baş ağrıları, beyin tümörleri, beyin damar hastalıkları gibi ciddi hastalıklar, nadir durumlarda migren ile karışabiliyor.
Henüz migren tanısı almamış olan kişilerde, yeni başlayan baş ağrılarında veya çok şiddetli olan ataklarda; migren ayırıcı tanının daha dikkatli yapılması büyük önem taşıyor. Migren tanısının mutlaka bir nöroloji uzmanı tarafından konulması gerekiyor.
YARIN: ÜST SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI