Başbakan Tayyip Erdoğan, isim vermeden "Balyoz planı" ile ilgili eleştirilerini sürdürerek "Kirli senaryolarla hiç kimsenin varabileceği yer yoktur. O dönemler açılmamak üzere kapanmıştır. Tek başımıza da kalsak, milletin emanetini, milletin egemenliğini, demokrasiyi, hukuku her şart altında savunmaya devam edeceğiz" dedi. İktidarın anayasa değişikliği yapamayacağı" görüşünü dillendiren eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'na da yanıt veren Erdoğan, "367 garabetinin mucitleri çıkıyor, akla ziyan garabetleri ortaya atıyor. Bu Meclis uzaydan mı geldi?" tepkisini gösterdi. Erdoğan dün Memur-Sen'in Rixos Oteli'nde düzenlediği Uluslararası Demokrasi Kongresi'nde şu mesajları verdi:
ANAYASA SORUNU
Türkiye'de bir anayasa sorunu olduğu konusunda yargı, yasama, yürütme, sivil toplum, bilim adamları ve aydınlar hem fikir. Herkes anayasanın belli bölümlerinden şikayetçi. 'Gelin çözelim. Türkiye'ye yakışan bir anayasayı hep birlikte yapalım' diyorsunuz. 'Hayır, yanaşmayız, sizi de yanaştırmayız' diyorlar. Niye? Çünkü bir 367 deneyimi, 411 deneyimi yaşandı. Onun için ne yapıyorlar? Çekiniyorlar. '367 oldu da ne oldu, 411 oldu da ne oldu?' diyor. Niye? Çünkü bu ülkede yasama organının etkisine müdahalenin olduğunu görüyor halk. Bu sıkıntı.
(
Balyoz planı) Kirli senaryolarla, çirkin oyunlara tahriklerle, kışkırtmalarla hiç kimsenin varabileceği yer yoktur. O dönemler açılmamak üzere kapanmıştır. Tek başımıza da kalsak, milletin emanetini, milletin egemenliğini, demokrasiyi, hukuku her şart altında savunmaya devam edeceğiz' dedi.
Ben siyasetçi olarak her türlü bedeli göze alıyorum. Yeter ki millet kazansın. Hala geçmişin hayalleriyle yaşıyorlar. Bu millet 2002'de "Yeter söz de karar da milletindir" diyerek demokrasiye sahip çıkmıştır. Biz görevi milletten aldık. Başkaları vesayetini nerden alırsa alsın. Onların nereden vesayet aldığını da herkes iyi biliyor. Tek dayanağımız millettir.
(
Sabih Kanadoğlu'na) 367 garabetinin mucitleri çıkıyor, akla ziyan garabetleri ortaya atıyor. Neymiş, anayasa değişikliği yapılamazmış. Bu Meclis seçimle gelmedi mi? Bu Meclis uzaydan mı geldi? Milletin iradesiyle tecelli etmedi mi?
Neredeyse 100 yıldır, hatta ondan da fazla bir süredir bu ülke döne döne irtica kavramını tartışıyor. Laiklik kavramı, anlamı, özü, hedefi, amacı belliyken bizde yaklaşık 100 yıldır tartışılıyor. 'Takiyye gibi, sivil vesayet gibi, sivil diktatörlük gibi' kavramlar, belli periyotlarla ısıtılıp ısıtılıp ülkemin gündemine taşınıyor.
Tek parti diktatörlüğüne gidiyoruz iftirası atanlar önce aynaya bir baksınlar. Bu ülke tek parti diktatörlüğünü CHP'yle yaşadı. O diktatörlük döneminde CHP'nin il başkanları o ilin valisi belediye başkanıydı. Hangi yüzle kalkıp da onların düşünce grupları bunları söyleyebiliyor.
BİDON KAFALI
Bu millete bidon kafalı diyeceksin milletin tercihini küçümseyeceksin, sonra da milletin iktidarını sivil diktayla suçlayacaksın. Sivil dikta tartışmasını çıkaranlara bakın, referanduma karşı olduklarını görürsünüz.
Hayali tehditlerle kitleleri korkutmaya çalışıyorlar. Bunlarla da siyasi rant elde etmek isteniyor. Bunlar gelirse laiklik gidecek dediler. Otobüsler kadın erkek ayrılacakmış. Başı açıkları trenden atacakmışız. 7 yıl oldu neyin değişti? Ülkenin durumu düne göre çok daha iyi bir noktaya gelmedi mi? Biz demokrasi ile ekonomiyi atbaşı götürmedik mi?
ŞAİR İNAN'IN ŞİİRİNİ OKUDU
Konuşmasında,
sendikacı şair Mehmet Akif İnan'ı anan Erdoğan, İnan'ın ''Yankı'' şiirinden şu bölümleri okudu:
"Toprak kuşatınca ten kafesini, Yeni bir gündür göçümüz bizim, Kalkarız rüyadan uyanır gibi, Ben ki yeryüzüne ağdım ağalı, Dolandım cezbeyle yolculuğumu bekledim, Doğacak ufuklar gibi, Size bir mirastır iniltilerim, Sevdalar coşkular ve gözyaşları, Yol bulsun içlerde yankılanır gibi...