Fenerbahçe'nin değil, Ankaragücü'nün yönünü çizeceği bir maçtı. Atlatılan badirelerden, yenilen dayaklardan bahsedenlerin karşısında "beterin beteri" vardı. Ne mazeret söyleseniz, Ankaragücü cephesini geçecek olanı üretemezsiniz.
Aykut hoca, rakibin bir alt lige kesinleşen yolculuğunda, yakaladığı bu durakta son bir gövde gösterisi yapmak isteyeceğini çok iyi bilenlerden. Ne kadar genç de olsa, kalitesi de sorgulansa, Fenerbahçe'ye karşı oynayan her oyuncu, kariyerine kazıyacak bir iz arar. Bu nedenle hep yokuş yukarı oynamak zorunda kaldı F.Bahçe takımı. Bir an bile rahat soluklanamadan hem de.
Maçın öncesi ve sırasındaki havası Fenerbahçe'yi gayret kısmında kesintiye uğratsa da, oyun disiplininde çok problem yaşamaması önemliydi. Rakibi küçümseme gibi bir hata yapmadan, ciddiyetle geriye koşarak, yakaladıkları skor üstünlüğü ile üç puanı garantilemekten vazgeçmediler.
Yine de sezon başı veya devre arası hazırlık maçları performansını aşamadı maçın kalitesi. Sakatlanmadan, kart görmeden, fazla yorulmadan 90 dakikayı geçmenin hesabındaydı hemen hepsi. İki takımın tecrübesi, kalitesi arasındaki fark zaten topun Fenerbahçe'de kalmasını, ya da Ankaragücü adına olabilecek kırılma anlarının hep ertelenmesinin nedeni oldu.
Aykut Kocaman "Lige Galatasaray maçı ile başlayacağız" diyerek, sorunları atlatıp, yeniden kollarını sıvadıklarını açıkladı geçen hafta. 15 milyon euroluk ödemelerin yapılması ile birlikte ipler yeniden Kocaman'ın ellerine geçiyor. Buna üç yıllık sözleşme uzatması da eklenince, kalan maçlarda mazeret bildirecek oyuncu da olamayacak, taviz verilecek de.
Bu kadrodan önümüzdeki sezon kimlerin kalacağı, kalan haftalardaki performans ile belirlenecek. Fenerbahçe 3 Temmuz'dan beri çok zaman kaybetti, artık ileriye hızlı sarmak zorundalar. Bundan sonra kimse, kimseden "kibarlık" beklemesin.