Girişimcinin hangi alanda iş yapacağına, şüphesiz kendisi karar verir. Kazanç fırsatı gördüğü alanda serpilip gelişmesi, risk alıp yatırım yapması, finansal kaynak peşinde koşması doğaldır. Fakat ülkenin gelecek hedefleri de hesaba katılmalıdır.
Bugün herkesin ve her kesimin 2023 hedeflerini bildiğini görüyoruz. Genelde akılda kalanlar, 500 milyar $ ihracat, 2 trilyon $ milli gelir olacağıdır. Fakat bu hedeflerin sektör ve firma bazında yeterince benimsendiğini söyleyemiyoruz.
Araştırma ve geliştirme için son 12 yılda atılan adımlara bakıyoruz. Yasa ve kaynak sorununu çözdüğümüz halde idrak sorunu yerinde duruyor ve kötü niyetlilerin elinde Ar-Ge parası, dövize yatırılabiliyor.
Katma değerli ürünlere yönelen KOBİ sayısı hâlâ çok düşük ve geleneksel, kazandırmayan işlere rağbet devam ediyor. Oysa şimdiki zihin yapısıyla işletmelerin 2023 hedeflerini tutturması söz konusu değildir. Mutlaka sıçrama gerekiyor ve bunu yapanlar başarabilecek.
Hükümet programında 4 yılda 350 milyar $'lık yatırım hedefi, özellikle küçük işletmeler için altın fırsat değerindedir. Ancak birkaç tehlikeye de işaret edelim:
1- Küçüklere yağacak bu kredileri hangi akıllı işlerde kullanacağız?
2- Az olsun benim olsun mantığı yerine işbirliği ve işbölümü sayesinde OBİ'ler oluşturabilecek miyiz?
OBİ dediğim orta ve büyük işletme... KOBİ'nin küçükleri işbirliği yaptığı oranda OBİ'leşecek ve birlikte çalışma sayesinde ekonominin ölçek sorunu çözülebilecek.
3- Mevcut bankacı kafasını değiştirmek şart. Hiçbir risk almadan kredi vermeye alışmış kolay bankacılığın yeryüzündeki tek örneği bizimkiler, yatırımlarda sıçrama yapmanın önündeki en büyük engel gibi geliyor bana.