Çocukluğumda çevremdeki asker şapkalı Kore gazileri, hep dikkatimi çekmiştir. Bizim o günlerde 'Koreli' diye hitap ettiğimiz bu insanlar, değişik mesleklerde çalışırlarken bile başlarındaki Kore asker şapkalarını gururla taşırlardı. Biz de onlara büyük bir hayranlık ve saygıyla bakardık. Şimdi ise bu gazileri hatırlayan bile kalmadı. Antalya'da bir dernekleri var. Bazılarını ancak Milli Bayram günlerinde kortejlerde görürdük. Bu 'Koreliler' kimdi? Hiç merak ettiniz mi? Neden ta uzak diyarlarda bu savaşa katılmışlardı? Herhangi bir ansiklopedide daha detaylı okuyabileceğiniz gibi; Birleşmiş Milletler Teşkilâtı'nın çağrısı üzerine, tam teşkilâtlı ve takviyeli bir tugay kadrosu olarak hazırlanan 5 bin kişilik Türk askeri birliği, 1950 Haziran ayında, Kuzey ve Güney Kore arasında başlayan çatışmada, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Belçika, Kanada, Kolombiya, Habeşistan, Fransa, Yunanistan, Lüksemburg, Hollanda, Yeni Zelanda, Filipinler, Tayland, Güney Afrika Birliği ve İngiltere askerleriyle birlikte, Güney Kore saflarında savaşa katılmıştı.
NATO'YA TAM ÜYELİK
1950'de yola çıkan ve adı 'Kuzey Yıldızı' olan ilk Kore Tugayı'nın Kumandanı Tuğgeneral Tahsin Yazıcı idi. Kore'ye 1950'den 1953'te mütareke imzalanana kadar 4 kafile halinde, 29 bin 882 askerimiz gitti. Amerika ile varılan anlaşmada, birliğin standart olması, meydana gelecek eksilmelerin devamlı şekilde giderilerek birlik mevcudunun başlangıçtaki sayıda tutulması öngörüldü. Birlik, 17 Ekim 1950'de Kore'ye vardı ve doğruca ateş hattına sürüldü. Bu hattın Pusan, Suvan, Kumhwa, Elco kesimlerinde meydana gelen savaşlarda Türk Birliği başarılar kazandı; bir gecede 352 kişinin yaralandığı, 78 kişinin de şehit düştüğü Kunuri savaşlarında, 8. Amerikan Ordusu, Türk birliğinin direnişiyle yok edilmekten kurtuldu. Savaşın bitimine kadar (1953) daima ateş hattında kalan Türk birliği, bu süre içinde 717 şehit verdi; 5 bin 247 kişi yaralandı; 229 kişi esir düştü. Daha sonra esirlerin hepsi geri döndü; 167 kişi de kayıp ilan edildi. Bu sayede Avrupalıların bizi almak istemedikleri NATO'ya tam üye olduk. Dünyada büyük saygınlık kazandık. Barış dönemine geçildikten sonra da Türk Birliği burada kaldı. Bunların yılda 100 bin doları bulan maaş ve yollukları da Türk hükümetince ödeniyordu. 27 Mayıs 1960'tan sonra bu duruma son verilmek amacıyla birliğin mevcudu 200 kişilik takviyeli bir bölük seviyesine indirildi. 1965'te bu birlik de geri alındı ve sembolik anlamda bir manga bırakıldı. 27 Haziran 1971'de bu manga da geri çekildi. İşte bu savaşa katılıp, sağ dönenlerin belki de pek azı Antalya'da aramızda yaşıyor. Onların isimlerini burada yazmakla, hiç olmazsa onlara olan şükran borcumuzu biraz olsun ödemiş oluruz düşüncesindeyim.
YETERLİ BELGE YOK
Kore'ye gidenlerin tam bir listesini bulmak için yıllar önce çok çaba harcadım. Fakat çaldığım kapılar, pek ilgi göstermedi. Antalya Kore Gazileri Cemiyeti'nin bana verdiği liste, benim çocukluğumda Antalya'da gördüğüm Korelilerin sayısına göre çok güdük kalıyor. Keşke çocukluğumda onlardan böyle bir liste derleyebilseydim. Aşağıdaki listede isimleri yer alanları ve almayanları saygıyla anıyorum. Birinci kafile ile giden Antalyalı erler: Namık Kemal Sındıran, Hasan Yarıcı. İkinci kafile ile giden Antalyalı erler: Bayram Uğurel, Ali Ulvi Togay, Durmuş Güneş, Mustafa Cin, Nusrettin Güler, Raşit Altınbaş, Muzaffer Kayseri. Üçüncü kafile ile giden Antalyalı erler: Ahmet Ölçer (Albay), Aziz Çoban, Ahmet Çetinkaya, Mehmet Kara, Abbas Durmaz, Süleyman Tan, Azmi Bülbül, Ahmet Erocak. Dördüncü kafile ile giden Antalyalı erler: Osman Aktaş, Fuat Kenan Aydın, İbrahim Kaşlı, Süleyman Bozer, M. Mikdat Üztürk, Abdurrahman Aksu, Mustafa Çalışkan, Hüseyin Yeşilova, Ağa Akbaba, İbrahim Yoldaş, Ahmet Dursun, Mehmet Ak, Ali Taşgın, Osman Toy, Hıdır Karadeniz.
BİR BABANIN KORE'DE SAVAŞAN OĞLUNA MEKTUBU
Oğlum Ali Ayten'e 4. Bl. No. 1838 - KORE 22/10/950 tarihli mektubunu aldık. Annen, ağabeyin. Musa, Basri, dayın ve teyzen ve bütün köylüler selâm ve gözlerinden öperler. Koca Türk milletinin her ferdine nasip olmayan ve dünyanın kısmen öbür ucu sayılan Kore'de Türkün ayyıldızlı kırmızı bayrağını memleketin selâmeti için dalgalandırmak ve Türk milletinin kudret ve kuvvetini doğu dünyasında ve Türk ordusunun nam ve şerefini bir kere daha dünyaya tanıtmak şerefine malik olduğunuzdan dolayı biz babalar köyde göğsümüzü kabartarak iftihar ediyoruz. Türk ordusunun zaferini bütün kalbimizle temenni ediyoruz. Çok sayın General Tahsin Yazıcı'dan bir tek ere kadar hepinize selâm ve hürmetler ederiz. Baban: Mustafa Ayten