Türkiye NSU davasını ciddiyetle izliyor. Türkiye kamuoyunda olayda devlet içinde bazı birimlerin parmağı var algısı oluşmuş durumda. NSU üçlüsünün çevresindeki sayısız muhbir, güvenlik güçlerinin sayısız hatası, NSU terör örgütünün 13 yıldır, güvenlik güçlerinin kendileri hakkında bilgi sahibi olmasına rağmen soygun ve cinayetlerini nerdeyse ellerini kollarına sallayarak yapması Türkiye kamuoyundaki derin devlet algısını güçlendiriyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun bugün manşetimizde okuyacağınız , "bu tiyatroyu kim oynattı" başlıklı açıklamaları yine derin yapılanmaya dikkat çekiyor. Öte yandan kamuoyunun çalışmalarını dikkatle izlediği Federal Meclis Araştırma Komisyonu'nun Başkanı Sebastian Edathy güvenlik güçlerinin bilinçli olarak üçlüye göz yumması ya da destek olmasını ispatlayacak bir bulguya ulaşamadıklarını açıkladı.
Siyaset değil adalet
Konu ciddi bir siyasi tartışmaya yol açacak gibi görünüyor. Daha önce Almanya ve Türkiye arasında siyasetçiler üzerinden yaşanan tartışmaların büyük faydalar getirmediğini defalarca şahit olduk. Umarız NSU meselesinde aynı türden bir çıkmaza yine girmeyiz. NSU skandalı iki ülkenin siyasi rekabet yapmalarına uygun bir alan değildir. Salı günü mahkemenin ikinci duruşması yapılacak. İlk mahkemede davayı uzatmak, temyiz için gerekçeler yaratmaya çalışan zanlı avukatları, ikinci duruşmada da muhtemelen benzeri bir stratejiyi takip edecekler. Daha önceki yazımda da belirttim. Önümüzde çok uzun bir süreç var. İlk duruşmalarda zihinlerde oluşan yüzlerce soruya bir anda cevaplar bulmak mümkün değil. Sabır ve sağduyuya bu süreçte herkesin ihtiyacı var.