ABD Ulusal Güvenlik Dairesi'nin, Amerikalıların telefon kayıtlarını mahkeme kararı ile görebildiği iddiası büyük sansasyon yarattı! ABD'nin milyonların telefon görüşmelerini hatta internet kayıtlarını takip etmesinin halk tarafından nasıl karşılandığını ve ABD'deki son durumu Usasabah.com Genel Yayın Yönetmeni Serdar Karagöz ile konuştuk.
Telefonla dinleme skandalına ABD'de nasıl tepkiler yağıyor?
ABD'de yer yerinden oynadı dersek abartmış oluruz. Öncelikle 11 Eylül sonrası Amerika'da özgürlük güvenlik dengesi güvenlik tarafına doğru biraz bozuldu. Yapılan son araştırmalar Amerikan halkının büyük oranda devletin terör şüphesi ile telefonları dinlemesine e-mailleri kontrol etmesine olumsuz bakmadığı yönünde. 11 Eylül'den sonra Amerikan toplumunda oluşan ya da oluşturulan algı güvenliğin her zaman özgürlüğün ve mahremiyetin bir adım önünde olduğu algısıdır. Dolayısıyla Amerikan toplumundan çok büyük bir reaksiyon olmadı. Fakat Amerikan değerlerine vurgu yapan bazı elit gruplar ya da devlet otoritesi ile problemli marjinal gruplar bu konuda tepkililer. Bu modern bir hukuk devleti için bir skandaldır.
ABD Senatosu'nun İstihbarat Komitesi Başkanı Guardian'ı bu haberi yaptığı için eleştirdi ve sadece 3 aylık bir düzenleme olduğundan bahsetti. Siz bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Evet üç aylık bir süre için mahkemeden gizli karar çıkartılıyor. Zaten skandal bu gizli kararın sızması ile ortaya çıktı. Fakat sonra anlaşıldı ki bu Bush döneminden bu yana çok sık uygulanan bir yöntemmiş. Yani işin evveliyatı da var . 11 Eylül sonrası süreçte gizli mahkeme kararları ile milyonlarca kişinin telefonu dinlenmiş, elektronik postaları incelenmiş dahası internette hangi sitelere girdiği, hangi makaleleri okuduğu tespit edilmiş ve dosyalanmış. Bunlar normal modern hukuk sisteminin olduğu bir ülkede olmaması gereken durumlar. Bu tarz Sivil hakların yok sayılmasına ve somut delile dayanmayan keyfi idare uygulamalarına en büyük tepki 2005 yılında şuan ABD Başkanı olan Barack Obama'dan gelmişti. Obama, toplumun gözetlenmesini bir insan hakları ihlali meselesi olarak ele almış ve devletin buna hakkı olmadığını söylemişti. Ancak Obama da iktidara gelince söylemini değiştirerek güvenliğimiz için bazı özgürlüklerimizi feda edebiliriz noktasına gelmiştir.
Halkın tepkisi olduğu söyleniyor fakat Cumhuriyetçi Parti'nin üyeleri herhangi bir şikayet olmadığını iddia etti. Hangisi doğdu?
Bu süreçte medya kesinlikle bu olayın üzerine "gitmesi gereken kadar" gitmedi. Halkın zaten dinleme ya da izlenme ile alakalı çok büyük bir sıkıntısı yok. Fakat halkın bu konudaki algısı yine bu medyanın yayınları ile oluşturulmuş bir algı. CNN bu süreçte İstanbul eylemleri kadar bu dinleme skandalına yoğunlaşmadı. Sorgulamacı bir gazetecilik yerine geçiştirici ve çok kurcalamayan bir tutum izlendi. Halktan ziyade ABD'de görev yapan yabancı diplomatlar bu konuda tedirgin olabilirler. Bildiğiniz üzere BM'nin merkezi New York'ta. Ve her ülkenin diplomatları burada görev yapıyor yani gizli mahkeme kararı ile bu tarz operasyonların yapıldığı bir ortamda diplomatlar da kendini rahat hissetmeyecektir.
Türkiye'de böyle bir olay olsa sizce neler olurdu?
Türkiye'de böyle bir durumun ortaya çıkması hem içeride hem de dışarıda büyük infial yaratırdı. Benzer bir durumda AB, hatta ABD evrensel insan haklarına ve kişilerin mahremiyeti kavramına saygı duyulmasını salık veren açıklamalar yapardı. İçeride de hükümet çok zorda kalırdı. Yani Türk hükümeti ABD Başkanı gibi "güvenlik için bazı özgürlüklerden fedakarlık yapın" çağrısını o kadar rahat yapamazdı.
Marilla ERÇİK / Aktuel.com.tr