İşte tam da bu noktada, sanatın ürettiği anlamları, kadın olmak durumunun nasıl inşa edildiğine tutuyor merceğini Pamuk Kadınlar. Çünkü, sanat yapıtları içinden çıktıkları toplumların kültürüne, bilincine, duyuş ve hissedişine dair ipuçları sunar. Sanatlarda üretilen anlamlar ise, önce yaratıcının sonra da alımlayıcının -izleyen, dinleyen, okuyan- tarihsel, toplumsal, psikolojik ve ideolojik yönelimleri ile yeniden üretilir. Sanat yapıtlarında yaratılan anlamlar, dönemin ruhunu olduğu kadar, yaratıcısının tavrını, sınıfsal konumunu, iç dünyasını, hayata bakışını, yarattığı kurmaca dünyanın gerçekle ne türden bir ilişki içinde yansıtıldığını da bize aktarır. Sanatçı bu aktarımı kimi zaman çok doğrudan kimi zaman da örtük bir biçimde, kimi zaman da dış gerçekliği görmezden gelerek, ama estetiğin süzgecinden geçirerek ortaya koyar. Sanat yapıtı için, sanatçının gelişigüzel rastlantıları sıralaması yeterli değildir, özel olarak seçilmiş ve mantıksal bir biçime sokulmuş olay ve olgular bütünü, kurmaca bir dünya içinde yeniden kurulur.
Neden Orhan Pamuk sorusuna gelince... Orhan Pamuk Türkiye'de çok konuşulmuş, ilk Nobel ödüllü yazarımız olarak bu ilgiyi hak etmekte. Evet Orhan Pamuk kadınları nasıl yazıyor? Erkek yazarın, Orhan Pamuk'un, kaleminden ataerkil sistemin kadını hapsettiği konum yeniden mi üretiliyor yoksa yazar devrimci bir dille, kadınlarını özgürleştiriyor mu?
A.Şule SÜZÜK TOKER
Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı okudu, yüksek lisansını İstanbul Üniversitesi Kadın Çalışmaları Bölümünde yaptı. İlk kitabı Kediler ve Kadınlar öykü türündedir, sonra belgesel film çalışmalarının sonucunda ortaya çıkan SineGöz Film Atölyesi ile bir dizi Akıntıya Karşı Belgeseller çekti. Akıntıya Karşı Aziz Nesin ise, belge kitap olarak yayımlandı. Yazar, yazıların, kitap eleştirilerini yazmayı Denizli'de sürdürüyor...