(AA)
Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan, ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi'nin kıdemli Demokrat üyesi Howard Berman'ın Kıbrıs konusunda bir süre önce ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'a gönderdiği ve Türkiye'ye sert eleştirilerde bulunduğu mektubuna yanıt verdi.
Tan, Berman'a gönderdiği yanıt mektubunda, ''Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi'nin kıdemli üyelerinden biri olarak, Türkiye'nin Kıbrıs'ta kapsamlı, müzakere edilmiş ve üzerinde karşılıklı mutabakata varılmış bir çözüme hızlıca varılmasına yönelik samimi kararlılığı ve yapıcı çabalarının tümüyle farkında olduğunuzdan kuşkum yok'' ifadesini kullandı.
''Türkiye ve KKTC tarafından çeşitli vesilelerle dile getirildiği gibi, karar anının bir kez daha geldiğini ve bir anlaşmanın zamanının şimdi olduğunu'' belirten Tan, Kıbrıs'ta kapsamlı bir çözümün sadece Doğu Akdeniz'de kalıcı istikrar, güvenlik ve işbirliğinin zeminini hazırlamak için elzem nitelik taşımakla kalmadığına, aynı zamanda bunun hayli başarılabilir bir hedef olduğuna samimiyetle inandıklarını kaydetti.
Tan, mektubuna şöyle devam etti:
''Kıbrıs konusunda Kongre'den Türkiye'ye karşı tekrar edilen tek taraflı tasarılar ve açıklamaların yanında, sergilenen eski ve demode 'saldırı çizgisi'nin, özellikle seçim yılında ABD'deki bir takım seçmen grupları ve toplulukları memnun etmeyi sürdürdüğünün farkındayız. Sizin son mektubunuz da bu uzun süreli ve köklü pratiğin yeni bir perdesi gibi görünüyor. Bununla birlikte, bu girişimlerin tekrarlanan doğasına rağmen, şunu vurgulamalıyım ki Kıbrıs sorununda tek suçu Kıbrıs Türkleri ve Türkiye'ye atma şeklindeki yaklaşım, adada kapsamlı bir çözüm yoluyla yeni bir ortaklık tesis etmeyi amaçlayan adil ve kalıcı çözüme ulaşılması yolunda ne yardımcı ne de etkilidir''.
''Bu gerçekleri çok iyi farkında olduğunuzdan eminim''
Mektubunda, Kıbrıs Türklerinin yeni bir ortaklık tesis etmeye hazır olduklarını uzun süredir kanıtladıklarını ve 2004 yılında Annan planına ilişkin referandumda lehte oy kullanarak kapsamlı çözüm için gerekli siyasi iradeyi gösterdiklerini belirten Tan, buna karşın, Kıbrıs Rumlarının planı reddederek, çözüm karşıtı bir seçim ortaya koymalarına rağmen AB üyeliğiyle ödüllendirildiğine dikkati çekti.
Kıbrıs Rumlarının, Kıbrıs meselesinin çözümü sürecinde her fırsatta engeller koyarak, çözüm için istekli olmadıklarını göstermeye devam ettiğini belirten Tan, ''Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi'nin kıdemli üyesi olarak ve geçmiş deneyiminize dayanarak, bu gerçekleri çok iyi farkında olduğunuzdan eminim'' ifadesini kullandı.
Tan, Türkiye ve Kıbrıs Türklerinin, mevcut müzakerelerin Nisan sonu ya da Mayıs başında üst düzeyli bir toplantıyla tamamlanması yoluyla kapsamlı bir çözüme ulaşılacağı inancını koruduğunu kaydederek, dolayısıyla kalan fırsat penceresinden başarılı şekilde yararlanma yollarını aramanın, Türkiye'nin, ABD'nin ve tüm uluslararası camianın son derece çıkarına olduğunu vurguladı.
''Bu çok önemli fırsatı değerlendirmenin zamanı''
Bu önemli fırsat penceresinin daralmış olabileceğini, ancak çözüm yolunda gerçek ve somut ilerleme sağlanması yönündeki hakiki beklentinin hala var olduğunu kaydeden Tan, mektubunda, ''Bu çok önemli fırsatı değerlendirmenin ve sonsuza kadar devam edemeyecek ve etmemesi gereken müzakere sürecine kuvvetli destek vermenin zamanı'' sözlerine yer verdi.
Tan, ''Birleşik bir Kıbrıs'ın 1 Temmuz 2012'de AB dönem başkanlığını üstlenmesine imkan tanıyacak bir kapsamlı çözümün, hem Kıbrıs Türkleri hem de Kıbrıs Rumlarına ait hidrokarbon kaynakları ve adanın nüfus yapısıyla alakalı olanlar da dahil tüm meselelerin çözümü için en etkili yol olduğuna herhalde siz de katılırsınız'' ifadesini kullandı.
Kıbrıs Rum yönetiminin Akdeniz'de doğalgaz ve petrol arama faaliyetleri konusunda, Rum tarafının, Türkiye'nin kıta sahanlığını ya da Kıbrıs Türklerinin, adanın deniz yetki alanlarında doğal kaynakların idaresi, arama ve kullanımı konularındaki eşit ve doğal haklarını ihlal edici tek taraflı eylemlerine hoşgörü göstermeyeceklerinin altını çizen Tan, adadaki nüfus yapısıyla ilgili olarak da Türkiye'nin, yasadışı yerleşimler oluşturma ya da herhangi bir yere yerleşimciler gönderme gibi bir politikasının asla olmadığının altını çizdi. Tan, bu meselenin, Kıbrıs Rum tarafının 1963 ila 1974 yıllarındaki silahlı etnik temizlik girişiminden kaçmak için evlerinden yabancı ülkelere göç etmek zorunda kalan on binlerce Kıbrıs Türkü'nü hesaba katmadan ele alınamayacağını belirtti.
''Karar anındayız, önümüzde net bir seçim var''
Büyükelçi Tan, mektubuna şöyle devam etti:
''Bu karar anında, önümüzde net bir seçim var: 'aynı tas aynı hamam' şeklinde bir yaklaşım seçilerek, adanın tarihsel gerçekleri gözardı edilir ve 'karşılıklı suçlama' oyununa devam edilirse, uluslararası camia kapsamlı bir çözüm yolunda belki de son fırsatı kaybetme riskiyle karşıya kalır. Diğer taraftan, tüm bölgenin günümüzde içinde bulunduğu zorluklar karşısında, daha iyi alternatif, adanın doğal kaynaklarını bir yük ya da oyalama şeklinde değil, tarihi bir 'oyunun kurallarını değiştirici' şekilde kullanarak, tüm enerjimizi adil, kalıcı ve üzerinde karşılıklı mutabakata varılmış bir çözüm üzerine odaklamak olacaktır.
Önümüzdeki haftalarda temel bir soruya yanıt vermeliyiz: Kıbrıs'ta kapsamlı bir çözüme varmak ve bu anlamda siyasi irade sergilemek için tüm gerekli çabaları ortaya koyacak mıyız, yoksa Kıbrıs Rumlarının tüm uzlaşı çabalarını baltalamasına izin vererek ve bu arada da Kıbrıs Türk halkının yasadışı ve haksız izolasyonunu sürekli kılarak, ulaşılabilir bir çözümün elimizden kaymasına bir kez daha müsaade mi edeceğiz?
Bu vereceğimiz karar, sadece adanın değil, tüm bölgenin geleceğini şekillendirecek''.
Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan, mektubunun sonunda, Türkiye'nin ABD ile köklü ilişkilerine değer verdiğini ve Amerika'nın Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs Rumlarını, hak ettikleri kalıcı çözümü sağlamaları yolunda cesaretlendirmeye yönelik çabalarını ve ilgisini her zaman memnuniyetle karşılayacaklarını belirtti.