Huzurun kıymetini anlamak için huzursuzluk yaşamak gerekirmiş.
Yaşadığımız son üç hafta hafızamızın diplerine gömdüğümüz
eski uğursuz günleri yeniden gündelik hayatımıza taşıdı.
Vandalizm…
Yakıp yıkma…
Öfke ve nefret… İnsan canına yönelmiş saldırılar…
Ajitasyonun, provokasyonun her çeşidi… Huzurumuzu kirletti.
***
Bunlar bir tarafa…
Gezi Parkı eyleminin siyasi tarihimizin en büyük sahtekarlığı olduğu ortaya çıktı.
Kuğulu Parkı kurtarılmış bölge haline getirenlerin derdinin ağaç ve çevreyi korumaktan daha başka bir şey olduğu görüldü.
Açıkça bizi kandırdılar. Meselenin aslında bir hükümet devirme işi olduğunu gizlediler.
Bu o kadar böyleymiş ki, hükümet karşısında kazandıkları zaferlerini bile reddettiler.
"Mesele başka"ymış meğer!
***
Sonuç:
Sonuç şu kardeşim… Biz bu ülkenin sıradan vatandaşları… Karmaşadan…
Çapulculuktan… Terörden…
Sokakta iktidar değiştirme girişiminden nefret ediyoruz.
Çocuklarımız slogan çığırtkanlığı içinde büyüsün istemiyoruz.
Tencere tava sesini tahammül edilmez buluyoruz.
Huzur istiyoruz…