İlk yazıların klasik bir kalıbı vardır. Ben biraz onun dışına çıkacağım.
SABAH Gazetesi Ankara ailesine teşekkür edip direk konuya gireceğim.
TSYD Ankara Şubesi Devrim Sağıroğlu Futbol Turnuvası'nı geride bıraktık.
Kısa bir analiz yaparsak, dört takımın en iyisi
Osmanlıspor diyebiliriz.
Süper Ligin yeni ekibi hem
Eskişehirspor hem de
Gençlerbirliği karşısında hazır bir görüntü çizdi.
Öyle ki,
Teknik Direktör Mustafa Reşit Akçay, takımını iki maça farklı kadrolarla çıkartmasına rağmen, oyun planında değişim ve sahaya yansımada problem görmedik. Topa daha çok hâkim olup, hızlı hücum varyasyonları sergilediler iki
90 dakikada da...
Tüm oyun planını sadece
El Kabir üzerine kuran
Gençlerbirliği karşısında, her iki devrenin de uzatma dakikalarında konsantrasyonunu kaybetmese, kupayı penaltılara bırakmayacaklardı...
Geniş sayılabilecek bir kadroya sahipler.
Papa Ndiaye'nin takımı iyi yönettiğinin altını çizelim.
Keza, ileri uçta forma kapma savaşı, pozisyon zenginliği de getiriyor...
Kırmızı-Siyahlılarda ise tablo hiç de iç açıcı değil. Hala bir gol problemi yaşanıyor.
Hala orta sahada
10 numara eksikliği var. Ve hala savunmada
Ahmet Çalık'ın yanına göbeği emanet edecek bir isim bulamadılar...
Sağda genç
Ahmet Oğuz beklentileri karşılayamazken, solda hücum yönü vasatı aşamasa da
Lasmin Latovlevici, Beşiktaş'a uçan
Tosiç'i aratmayacak...
İrfan Can'dan bir
10 numara hayali kurmak, göle maya çalmaktan farklı değil.
Bunu birileri
İskoç teknik adam
Stuart Baxter'a söylemeli. Ayrıca, şu da hatırlatılmalı: Elinde sprinter oyuncun yoksa, uzun toplarla rakip alana gitme sevdan, başlamadan biter...
El Kabir, bıraktığı yerden devam ediyor ama sadece onunla
34 hafta geçmez.
Lig başlayınca daha geniş analizler yapacağız. Ancak iki günün kısa özeti,
Osmanlıspor'un Gençlerbirliği'nden bir tık üstte olduğu. Şurası da açık, eğer erken konuşma olarak görülmezse her iki ekip de ilk beşi zorlayacak kadrolara sahip değiller...