Gençlerbirliği-
Osmanlıspor arasında oynanan
"Başkent derbisini" canlı izledim…
Futboldan keyif aldım mı? Hayır…
Sivrilen bir futbolcu gördüm mü? Hayır…
Kaleye atılan isabetli şutlar oldu mu? Hayır…
Heyecan veren pozisyonlar oluştu mu? Hayır…
Çok gol oldu mu? Hayır…
Tribünler dolu muydu? Hayır…
Bu maçı izlemeseydim, kaybedeceğim bir şey olur muydu? Hayır… Peki her hayırda bir
"Hayır" var mıydı? Hayırrrrr…
***
Şimdi kadrolara bir bakalım…
Gençlerbirliği üç değişikle birlikte
14 futbolcuya şans verdi bu maçta. Bunların
10'u yabancı…
Osmanlıspor'daki yabancı oyuncu sayısı ise yedi… Bu tabloyu genelleştirebiliriz de…
Genelde görüntü aynı! Yabancı sınırlamasını kaldırdık…
İyi hoş da, futbol olarak değişen ne? Hiçbir şey! Yabancı aldığın zaman, takıma önemli katkı sağlamalı… Oyunda ağırlığını hissettirmeli… Futbol adına bir dolu şey sergilemeli sahada… Tribünlere seyirci çekmeli… İlgi toplamalı. Böyle,
"Hikâyeden tayyare şeylerle" bu gemi yol alamaz…
***
Keşke hadise sadece böyle kalsa! Asıl budan sonrası hüsran…
3- 5 sene sonra görürüm ben sizi! Köküne kibrit suyu döktüğünüz öz evlatlarınızı mumla arayacaksınız… Şans verilmeye verilmeye tükenecekler! Kasanızdaki paraları sıradan yabancılar yüzünden çar-çur edin… İleride mevcut fiyatlara bile, ne kaliteli bir
Türk kaleci, ne bir
Türk golcü, ne de bir iyi
10 numara bulabileceksiniz? Sadece, kulüpler değil, Milli takımlar daha da büyük sıkıntı yaşayacaklar.
"Ülkemizde yeni Türk futbolcular yetişmese de olur, biz bu açığı Avrupa'daki gurbetçilerimizle kapatırız" düşüncesinde olanlar var; biliyorum.
Yanılıyorlar! Çünkü bu gelişmenin özeti şudur:
"Türk futbolu kendi ayağına kurşun sıktı!.." Hayır… Hayır… Aba altından sopa göstermiyorum… Sopa elimde, açıkça söylüyorum…
"Bu işin sonu kötü!.."