Ankara'nın eski, köklü ve en kaliteli fotoğrafçısı 84 yaşındaki İsmail Baydaş, siyah beyazlı yıllardan dijitale geçişin öyküsünü SABAH Ankara ile paylaştı. Baydaş, fotoğrafçılığın geldiği yeri ve şimdiki zamanı şöyle anlatıyor: "Ben şimdiki fotoğrafçılığa alışamadım, beğenmiyorum. Bu dijital çıktıktan sonra fotoğraf sanatı diye bir şey kalmadı, şimdi herkes fotoğrafçı oldu. Eskiden sarı ışıkla alınan resim kalitesini şimdi kim alıyorum derse yalan söyler. Mesela İtalya: Şimdi sarı ışığa dönmüşler... Eski baskılar, dijitalde çekiliyor... Tabi dünyanın her yerinde çekiliyor dijital de, bu sarı ışığa dönüş başlayacak. Yani Türkiye'de de başlayacak da, ne zaman bilmiyorum? Ve dijitaller çıktıktan sonra fotoğrafçı çoğaldığı için rekabet de çoğaldı. Bunun için fotoğraf kalitesi diye, sanat diye bir şey kalmadı pek. Yani yapanlar var, yok değil de, kalitesiz fotoğraflar daha çoğunlukta..."
"DİJİTALDEN SONRA İŞLER..."
Fotoğrafçılar arasındaki diyaloğu da, yarışı da değiştirdiğini dile getirerek dijitale küskünlüğünden bahseden Baydaş "Eskiden mesela birkaç tane fotoğrafçı vardı, hepsi de birbirleri ile sanat için yarışıyorlardı. Ama şimdi öyle değil ki... Şimdi herkes para kazanmak için yarışıyor. Eskiden o kadar çok aile fotoğrafı çekiyorduk ki... Şimdi telefonla çekiyorlar. Herkesin elinde dijital makine var. 100 lira verdi mi dijital makine alıyor. Daha da ucuz, taksitle, on taksit yirmi taksit... Onun için, bizim işlere çok sekte vurdu tabii, dijitalden sonra işler de bozuldu. "ifadelerini kullandı. Bülent Ecevit'ten Muhsin Yazıcıoğlu, Recep Akdağ ve Ali Babacan'a Âşık Veysel'den Öztürk Serengil'e Şenol Güneş'e kadar birçok ünlü ismin fotoğrafçısı İsmail Baydaş. Erzincan'da doğdu. Babasının fotoğraf stüdyosunda ilkokul yıllarından başlayarak fotoğraf sanatı hakkında gözlemlerini, deneyimleriyle ve de bilgi birikimleriyle, yılları geride bıraktı. 1953'de Ankara'da ilk Foto-Baydaş Cebeci'de küçük bir Stüdyo olarak kuruldu, yıllar içerisinde bir sanat yapıtını, kendi kavramsal bütünlüğü içinde geliştirerek, Bürokrat ve sanatçıların uğrak yeri oldu. 1970 yılında Ankara'daki ikinci stüdyo Kızılay Tuna Caddesi'nde açıldı. Yaratıcı damgasını taşır oldu. İsmail Baydaş Selanik Caddesi 20/4'de markalaşan mesleğine üç oğlunun da gönül vermiş olması kendisi için mutluluk kaynağı adeta.
"BOYUM YETİŞMEZDİ..."
Baydaş fotoğraf ile geçecek 70 yılının nasıl başladığını ise şöyle anlatıyor: "İlkokuldayken her gün okuldan çıkınca doğru dükkâna, babamın yanına fotoğraf çekmeye giderdim. O çekerdi ben bakardım da, bazı hanımlar babamdan utanırdı. Babam makineyi ayarlardı, benim boyum yetişmezdi makineye. Sandalyenin üzerine çıkar deklanşöre basardım. Sonra sanat enstitüsünü bitirdim."
'SANATÇILAR BİZİM SOKAKTAYDI'
Baydaş, "Demirlibahçe'de ilk dükkânımızı açtık. Konservatuar yanımızdaydı, tüm sanatçılar Demirlibahçe'de oturuyorlardı. Ziya Taşkent üst katta oturuyordu. Derya Baykal, Deniz Baykal, Aşık Veysel, Ali Babacan, Celal Bayar, Arif Sağ, Recep Akdağ, Öztürk Serengil ve adını sayamadığım birçok ünlünün vesikalık fotoğraflarını çektim" diye konuştu.