Topaçlar bir zamanların en rağbet gösterilen çocuk oyuncağıydı. Sadece çocuklar değil, yetişkinler de oynardı topaçla. Edebiyatçı, ressam ve koleksiyoner Remzi Karabulut da topaçlara gönül vermiş bir isim. 40 küsur yılda soyut resimlerinde, öykülerinde, heykellerinde ve filmlerinde hep topaca dair çalıştı. Koleksiyonunda ise üç binden fazla topaç var. Karabulut'un bu tutkusu ise daha çocuk denecek yaşlarda Kars'ın Sarıkamış İlçesi'nde başlamış. Arkadaşlarının çoğunun elindeki topaçlara bakıp imrenir, yoksunluktan bir topaca dahi sahip olamazmış; bir yazmak, iki çizmek, üç topaç onun düş dünyasının vazgeçilmezleri olmuş... Ailesiyle Kars'ın Sarıkamış İlçesi'nden Tarsus'a yerleştikten sonra ise bu tutkusu koleksiyoner olmaya adım atmasına neden olmuş. Farklı farklı topaçlar toplamaya başlamış: "Camdan, taştan, ahşaptan, mermerden, demirden, gümüşten, altından üç bine yakın topacım var. Örneğin Çin'de topaçla ilgilenmek sadece bir oyun değil, aynı zamanda bir spordur. Her yıl harika festivaller düzenlenir. Bununla ilgili koleksiyonumda matruşka gibi olan bir topaç var. Tek topaç parçalara bölündüğünde 24 ayrı topaç olabiliyor" diyor. Topaçla oyun oynamakla yetinmemiş sanatçı. Torna makinasının başına geçip ahşaptan topaç yapmaya koyulmuş: "Bir şeyi sever ve onu yaşatıp büyütmeye çalışırsanız, inanılmaz bir noktaya gelebiliyor günün birinde. Oyun oynamakla yetinmeyip resimlerini çizmeye başladım. Sonra da modern resim tarihinde bu objenin çok fazla resminin yapılmadığını fark ettim. Benim için topacın oyuncak yanı dışında sanatsal bir yapıya sahip olması önemli. Bu yönüyle çok ilgileniyorum. Sanatsal bir gizilgüce sahip benim için. Öykülerini yazmak, filmlerini çekmek, resimlerini yapmak heyecan verici" diyor.