Hande Subaşı 2005 yılında güzellik kraliçesi tacını taktıktan sonra oyunculuğa başlayanlardan. Rol aldığı birçok dizi ve sinema filminde sadece güzel değil aynı zamanda yetenekli olduğunu da kısa zamanda kanıtladı. Son dönemde söylediği şarkılarla "Sesi de güzelmiş" dedirtti. Daha önce üç komedi oyunuyla tiyatro sahnesinde boy gösteren Subaşı bu kez ödüllü yazar Murat Mahmutyazıcıoğlu'nun kaleminden çıkan Sevmekten Öldü Desinler adlı müzikli oyunla seyirci karşısına çıkıyor. Yönetmen koltuğunda Ebru Kara'nın oturduğu Hakan Bilgin, Bülent Alkış, Serdar Yeğin, Canan Atalay ve Ceren Taşçı ile aynı sahneyi paylaşan Subaşı oyunda Gönül adında şarkıcı olmak isteyen bir kıza hayat veriyor.
- Bu oyunda rol almayı neden istediniz? Nesi cazip geldi?
- Son birkaç yıldır tiyatronun tadını aldığım için bu yıl da yeni bir oyun olsun istiyordum. Böyle bir teklif gelince hayır diyemedim. Benim için en cazip gelen tarafı müzikli olmasıydı. Şarkı söylemeyi çok seviyorum. Son bir yıldır da bir otelde sahne alıyorum. Tiyatro sahnesinde şarkı söyleyecek olmak da benim için çok cazip oldu.
- Murat Mahmutyazıcıoğlu'nun yazdığı bir metin. Nasıl bir hikâye?
- Eski Yeşilçam filmleri tadında bir hikâye. Karakterler de öyle. Bu durum çok hoşuma gitti. Gözü biraz yükseklerde, bulunduğu hayat şartlarından kaçıp hayallerini gerçekleştirmek isteyen, en büyük hayali şarkı söylemek olan Gönül'ün hikâyesi... Mahalledeki aşkını bırakıp yıldız olma hayaliyle hareket ediyor. Çocukluğumuzdan beri bildiğimiz içimizden hikayeler. Yer yer melodram, yer yer güldüğümüz eğlenceli şarkılı bir oyun oldu.
- Gönül'ü sevdiniz mi?
- Sevdim. Benzer bir yanımız yok ama onu algılayabildiğim ortak bir noktamız var. O da şarkı söylemenin hayalini kuruyor, buna ulaşmaya çalışıyor. O açıdan yakın hissediyorum. Ben de çocukluğumdan beri bir gün şarkı söylemeyi hayal etmiştim.
- Sizin dönüm noktanız neresi oldu?
- Benim dönüm noktam 2003'te İstanbul'a gelişimle oldu. Hemen arkasından 2005'te Miss Turkey'de güzellik kraliçesi seçilince dizi ve film macerası başladı.
- Hayalini kurduğunuz hayatı mı yaşıyorsunuz şu anda?
- Evet, ortaokul, lise boyunca hayalini kurduğum şeyi yaşıyorum. Yıllardır çalışıp kendi parasını kazanan, ayakları üzerinde duran ve en önemlisi hayal ettiği işleri yapabilen bir kadınım. Çok şükrediyorum. Kendimi çok şanslı hissediyorum.
- Şimdi neyin hayalini kuruyorsunuz?
- Aslında hayal ettiğim birçok şeyi yıllardır yapıyorum. Büyük hırsları olan biri değilim. Evet belki biraz hak ettim, biraz şansım yaver gitti. Olmak istediğim yerin içinde buldum kendimi. Bundan sonrası için büyük hayallerim yok. Sağlığım yerinde hayatımı yaşıyorum.
- Kariyer olarak kendinizi başarılı görüyor musunuz?
- Evet, kendi standartlarımda başarılı görüyorum. 16 yıldır istediğim her şeyi yaptım. O yüzden ben kendimce başarılı olduğumu düşünüyorum.
- Kendinizi eleştirir misiniz?
- Tabii ki benim de kendimi eleştirdiğim, yetersiz bulduğum zamanlar oldu. Ama ben buralara nasıl geldim diye de sormuyorum. Çok da mütevazı olmamak lazım. Bir şey var ki 16 yıldır bu sektördeyim. Önemli olan o şansı iyi değerlendirmek. Aksi olsaydı zaten bu sektörden elimi ayağımı çekmiş olurdum.
HAYATIMIN HER DÖNEMİNDE AİLE KURMAYI İSTEDİM
- Oyun, Yeşilçam tadında dediniz ya, o dönemdeki sıcaklık naiflik samimiyeti özler olduk değil mi?
- Evet. Dünya başka yere gidiyor, herkesin binbir türlü derdi var. Mahalle kültürü kalmadı. Komşuculuk yok. Karşımızdaki komşuyu tanımıyoruz. Şükür ki ben kalabalık ailede büyümüş biri olarak o sıcak mahalle ilişklierini yaşadım. O dönemleri özlemle hatırlıyorum.
- O dönemdekilere göre aşkların da evrildiğini düşünüyor musunuz?
- Kesinlikle çok evrildik, değiştik. Değişime dur demek çok zor ona ayak uydurmak gerek ama o samimi duyguları kaybettik bence. Karşımızdakine bakış açımız değişti. Eski ilişkilerin uzun süren evliliklere dönüştüğünü görüyoruz. İnsanlar daha fedakar daha sabırlı ve daha tahammüllüymüş birbirine karşı. Maalesef şimdi böyle bir şey yok, aşklar çok çabuk tüketiliyor. Çok kendine döndü herkes, daha bencilce davranmaya başladık sanki.
- Kendi hayatınıza baktığınızda buna karşı siz nasıl bir davranış geliştirdiniz. Neye dikkat ediyorsunuz ikili ilişkilerde?
- Her gün büyüyoruz, gelişiyoruz. 5-10 yıl önce başka türlü bakıp düşünüyordum şu an başka türlü bakıyorum her şeye. Benim de hatalarım oldu. Olmadı değil ama büyüyoruz deneyim kazanıyoruz. Hep onu diyorum; kadın için 30 yaş çok önemlidir, o yaştan sonra ciddi değişimler başlar. Ben de onu yaşamaya başladım. İlişkiye, evliliğe, aşka bakış açılarım hayatımın belli dönemlerinde çok değişiklik gösterdi.
- Yeniden evlenmeyi düşünür müsünüz?
- Olabilir neden olmasın. Ben hayatımın her döneminde aile kurmayı istedim, evliliğe karşı duran biri olmadım. Bu beni korkutan bir şey değil. O yüzden olumsuz bakmıyorum yeniden evliliğe. O anlamda ailemin çevremin hiçbir baskısı olmadı üzerimde.
AÇKEN BAMBAŞKA BİR ŞEYE DÖNÜŞEBİLİRİM
- Sizi hep güler yüzlü ve pozitif görüyoruz. Normalde neye sinirlenir, neye dertlenirsiniz?
- Çok dertlenmiyorum, mutluyum. Günlük şeyler daha çok kafama taktığım şeyler. Benim de kendime söz geçiremediğim anlık iniş çıkışlarım oluyor. Karnım açken bambaşka bir şeye dönüşebilirim. Gerçekten açlıkla sınanıyorum diye düşünüyorum. Açken ya da trafikte çok tahammülsüz olabiliyorum.
- Kilonuza bakılırsa yemekle hiç aranız yok gibi...
- Aslında çok sık acıkırım, yemekle aram ciddi güzel... Yapmasını da yemesini de çok severim...
GÜZELLİĞİN FAYDASINI GÖRDÜM
- Güzelliğin bu işlere başlarken avantaj olduğu söylenir. Siz bunun avantajını gördünüz mü?
- Tabii ki gördüm. Sonuçta biz görsel bir iş yapıyoruz ve güzelliğin, dış görünüşün tabii ki önemli bir yeri var. Bunu inkâr edemeyiz. Bana desteği çok oldu. Ama birçok işte dış görünüş çok önemli. Hangi işi yapıyorsan yap, güzel olan her zaman yerini bulur. Yaşadığın ortamda evinde bile bir obje alırken güzelini seçip alıyorsun.
- Son dönemde şarkıcı kimliğinizle de ön plandasınız. Kendinizi şarkıcı olarak mı yoksa oyuncu olarak mı daha iyi ifade ediyorsunuz?
- Daha aktif ve uzun yıllardır yaptığım şey oyunculuk. Müzik de hep hayalimdi. Amatör olarak bile çok tatmin oluyordum, seviyordum şarkı söylemeyi. Şimdi bir yıldır profesyonel olarak sahne aldığımı da düşünürsek onun da hazzı bambaşka. Bu ikisini birbirinden ayıramıyorum. Şarkı söylemek veya tiyatro yapmak olsun, ben sahnede olmayı canlı performans olayını seviyorum. Anda bulunmak beni çok tatmin ediyor.
YAKINDAN TANIYANLAR KOMİK OLDUĞUMU SÖYLÜYOR
- Siz hangi tür müziği seviyorsunuz?
- Her türü severim. Halk müziği de türkü de severim, arabesk fantezi de... Sahnede söylerken pop müzik söylüyorum. Ajda'lar, Sezen'ler...
- Tiyatroda komedi ağırlıklı gidiyorsunuz. atv'de yayınlanan son diziniz Bahtiyar Ölmez de komediydi. Komik misiniz normalde de?
- Evet, üst üste komedi işleri denk geldi. Beni çok yakından tanıyan, günlük, anlık hallerimi bilenler komik olduğumu söylüyor. Ama bir komedyen değilim sonuçta. Daha sakindir yapım. Yıllarca dram oynadım ağladım, o algıyı kırmayı başardım ve son yıllarda da komedi oynuyorum, gülüp güldürüyorum. Bir rolün üstüne yapışmasındansa böyle iyi.
- Modellikten oyunculuğa geçenler yıllardır tartışma konusu oldu. Siz bunu olumlu anlamda kıran isimlerden birisiniz...
- Eleştiri önyargı her zaman herkes için var. Herkesin sizi beğenip takdir etmesini alkışlamasını da bekleyemezsiniz. İşin içine başka duygular girebiliyor. Herkes iyi niyetli olamıyor. Zor bir ortam. Göz önünde olmak, hele ki kadın olarak bir şeyler yapıyor olmak zor. Bunu kaldıramayan insanlar da oluyor haliyle. Ben eskisi gibi o bakış açılarının kaldığını düşünmüyorum. İsteyen istediğini yapabilir. Başarılı olursa devam eder.