Sağlıklı beslenme deyince herkesin farklı bir görüşü var. Kimine göre sevdiğini yemek, kendini mutlu etmek sağlıklı olan. Kolesterol oranı, şekeri, karaciğeri sağlıklı olduğu sürece istediğini yemeyi sağlıklı bulan ve diyet listelerinden uzak duran bir kesim var. Bir de her an diyette olanlar, vücut için ne iyi ise sadece onu tüketenler... Peki ya vücut için, kilomuz, kolesterolümüz, kalbimiz kısacası bizim için iyi olan doğa için, gezegenimiz için iyi değilse... Artık 'sağlıklı beslenme' alışkanlığı da değişiyor anlayacağınız. Pek çok doğasever, aktivist sağlıklı beslenme tanımını yeniden yapmaya hazırlanıyor. Sadece insan vücudu için değerli olanı değil aynı zamanda çevre dostu olan gıdaları tüketmeyi savunuyor. Çocuk işçilerin çalıştırıldığı gıda firmalarını boykot etmekle kalmıyor, su israfı, hava kirliliği gibi konulara da önem veriyor. Kısacası beslenme uzmanlarının "Mutlaka tüketilmeli" dediği gıdalara bazı kesimler "Sakın tüketmeyin" diyor. Bu polemik uzun yıllar boyu devam edebilir. Kim haklı, kim haksız sonucuna da girmek değil niyetim. Ama işte tüketimi konusunda bazı çevrecileri ikiye bölen gıdalar...
AVOKADO
Çokça tartışmaya neden olan ve pek çoğumuzun bayıla bayıla yediği bir besinle başlayalım. Adı İspanyolcadan türeyen, Amerikan armudu olarak da geçen avokado... Beş kıtada ve 50 ülkede yetiştiriliyor. Yetiştirme alanlarının kısıtlılığı, yüksek besin değeri ve kendine özgü tadı ile de pazarda yüksek fiyattan tüketiciyle buluşuyor. Öyle ki dünyada bazı zincirler avokado yerine benzer yeşil sebzeleri kullanmaya başladı. Ayrıca sağlık sayfalarının da gözbebeği. Öyle ki 'avokado' kelimesini arama motoruna yazdığınızda vücut için faydaları ve neden tüketmemiz gerektiğine dair sayısız makale karşımıza çıkıyor. E ve K vitaminleri bakımından çok zengin örneğin. Ayrıca pek çok yemeğe de yakışıyor. Araştırmacı gazeteci Joanna Blythman gibi kimilerine göre ise sorun avokado yetiştirirken kullanılan su miktarı. Özellikle Şili'deki avokadoların nehirlerdeki suların azalmasına neden olması problem unsuru. Ayrıca Meksika'da da avokado yetiştirilmesi ile ilgili yine çevre sorunları bulunuyor. Elbette dünyanın her yerinde aynı değil. Bu nedenle kimi çevreciler "Avokado yiyin ama nereden temin edildiğini kontrol edin" uyarısında bulunuyor. Tüm bu tartışmalara rağmen avokadonun tariflerde ve menülerdeki önlenemez yükselişi de son sürat devam ediyor.
AHTAPOT
Mangalda, ızgarada çok lezzetli belki... Üstelik sayıları da oldukça fazla. Yılda yaklaşık 350 bin tok ahtapot yakalanıyor ve sofraları süslüyor. Balıkçılar muhtemelen kızacak ama kafadanbacaklı sınıfına giren bu hayvanın çok zeki olduğunu ve acı hissinin oldukça gelişmiş olduğunu unutmayın. Benim ahtapot maceram maalesef bir zehirlenme sonucu son buldu. O güne kadar en sevdiğim yiyeceklerden biriydi. Dünyada oldukça fazla kullanılan bir deniz ürünü. Yakalanan ahtapotların büyük oranı Asya ülkelerinde tüketiliyor. Akdeniz ülkelerinde de tüketimi oldukça yaygın. Hatta İspanya ve Kore ahtapot yumurtalarından çiftlikler kurmak için çalışmalarını sürdürüyor. Ama deniz biyologlarının bir kısmı ahtapot tüketmememiz konusunda bizleri uyarıyor. İlk nedenleri ahtapotun sinir sisteminin fazlaca gelişmiş olması ve acıyı hissedebilmesi. Puzzle tarzı oyunları çözebiliyor, konserve kapaklarını açabiliyorlar. Yüzleri tanıyor, yönleri kolayca buluyorlar. Bu özellikleriyle de birçok bilim insanı için ahtapot yenmemesi gerekenler listesinde yer alıyor.
SÜT
İnek sütüyle ilgili tartışma yıllardır devam ediyor. Kimi detoks uzmanlarına göre belirli yaşın üstünde kadınlarda kalsiyum azalmasına neden oluyor. Bir kesim "Badem sütü için" diyor. Bir kesim bunun bir tanıtım politikası olduğunu düşünüyor. Şahsen sütün her türlüsüne evet diyenlerden ve hâlâ her gün sütü seve seve tüketenlerdenim. Ama inek sütü ile ilgili dünyadaki bir yeni tartışma da buzağıların, sığırların bu uğurda ihmal edilmesi ve ölmesiyle ilgili. Neyse ki bu durum ülkemiz için geçerli değil...
BÜYÜK KARIDESLER
Büyük karidesler yani 'prawns'lerle ilgili de dikkat edilmesi gereken hususlar var bazı çevrecilere göre. Misal sıcak sularda yetişenler, Tayland, Sri Lanka ve Madagaskar gibi bataklıkların kurumasına yol açıyor. Bu yüzden soğuk suda yetişen küçük karidesleri tüketmekte fayda olduğunu söylüyorlar.
KEŞFEDİN
Geç bile kaldım yazmakta Çeşme-Dalyan'dan İstanbul-Bebek'e transfer olan Momo Bebeköy'ü... Geçen yazın açık ara en iyi plajlarından biriydi The Beach of Momo. Markanın yaratıcısı Burak Beşer tüm enerjisini ve lezzetini Bebeköy'de ormanlık araziye taşımış. Bir tarafta şahane Boğaz manzarası, diğer tarafta İtalyan şef Carlo Bernardini'nin enfes yemekleri. İçeriği de yine dopdolu... Partiler, sanat, tasarım, eğlence ve lezzet... Menüde poşe tavuk çorbası, borani, sakız ciğer, mücver gibi sevilen lezzetler var. Aralık ayında kapılarını açtı mekan. Şehrin yeni gözdeleri arasına girdi bile...
TADIN
Trabzon mutfağını sever misiniz? Herhalde pek çok kişinin iştahı bu soru ile bile kabarmıştı.r Hilton İstanbul Bosphorus 'yerel mutfak global lezzet projesi' kapsamında 30 Ocak-1 Şubat tarihleri arasında Trabzon'u ağırlamaya hazırlanıyor. Arsin Ligene Köyü Kadınları Dayanışma Derneği çalışanları hazırlayacak yemekleri. Hem de ne yemekler... Kendi yetiştirdikleri ürünleri kullanarak hazırlayacakları menüde mısır çorbası, kuymak, hamsi kuşu, lahana sarma, Laz böreği gibi enfes tatlar var. Menünün fiyatı içecekler dahil 255 TL.
KATILIN
Tam da bana göre bir workshop geliyor 5 Şubat çarşamba akşamı... Adı: Anadolu'dan Urfa... Diyor ki tanıtımında: "Size isot desek, domates ve salça desek, bulgur ve et desek..." Hem tariflerini hem de hikayelerini anlatıyorlar yemeklerin üstelik. Neler mi var menüde?.. Yumurtalı köfte, tepsi kebabı, Bostana salatası ve şıllık tatlısı... 19.00-22.30 arası gerçekleşecek olan kursa katılım ücreti 260 TL.