Türkiye Gazze'de yaşanan insani dramın sona ermesi için 8 Ekim'den bu yana dünyaya çağrı yaparken attığı diplomatik adımlarla fark yaratıyor. ABD'nin 8 Aralık tarihinde BM Güvenlik Konseyi'ne BAE tarafından sunulan ve ateşkes çağrısı içeren karar tasarısını veto etmesi üzerine, BM Genel Kurulu'nun Filistin konulu 10. Acil Oturumu (Emergency Special Session), Arap Ligi ve İslam İşbirliği Teşkilatı(İİT) Gruplarının talebi üzerine 12 Aralık 2023 tarihinde toplandı. 26 Ekim'de düzenlenen bir önceki Acil Özel Oturum'da Ürdün tarafından sunulan karar, 47 ülkenin eş sunuculuğunda ve 121 olumlu, 14 olumsuz, 44 çekimser oy ile kabul edilirken; 12 Aralık'ta kabul edilen karar için 153 olumlu, 10 olumsuz ve 23 çekimser oy verildi. Kararda daha fazla ülkenin olumlu, daha az sayıda ülkenin olumsuz oy kullanması Türkiye'nin insanlığın sesi olarak attığı adımların etkisini bir kez daha gösterdi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin de uluslararası camianın ortaya koyduğu bu net vicdani tavırla uyumlu hareket etmesi ve Gazze'deki katliamı durdurması gerektiğinin altı çiziliyor.
TÜRKİYE'NİN KAYDA DEĞER ROLÜ OLDU
Oturumda, Mısır tarafından Arap Grubu adına sunulan ve Türkiye dahil 104 ülkenin eş-sunucu olduğu "acil insani ateşkes talebi" içeren karar tasarısı 153 olumlu oyla kabul edildi. Kararın ezici bir çoğunlukla kabul edilmesi, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına karşı uluslararası camianın durduğu noktayı da açıkça gözler önüne serdi. Bu sonucun alınmasında Türkiye'nin son dönemde yürüttüğü yoğun diplomatik çabaların kayda değer bir rolü ve katkısı oldu.
TEMAS GRUBU CUMA GÜNÜ OSLO'DA
Öte yandan Türkiye'yi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın temsil ettiği temas grubu Cuma günü Oslo'da Norveç, İsveç, Finlandiya, Danimarka, Belçika, Hollanda, Lüksemburg ve İzlanda Dışişleri Bakanlarıyla görüşecek. Temas grubu Türkiye, Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, Endonezya, Nijerya ve Filistin dışişleri bakanlarıyla İİT Genel Sekreteri'nden oluşuyor. Akan kanın durması için tam ve koşulsuz ateşkesin şart olduğunu vurgulayan grup, İsrail, daha fazla kan dökerek vatandaşlarının güvenliğini sağlayamayacağını ifade ediyor. İsrail'in güvenliğinin, ancak Filistin'le barış yaparak mümkün olduğunu ve bu konuda uluslararası toplum İsrail'e gerekli mesajları vermesi gerektiğini dile getiriyor.
